15 Eylül 2010 Çarşamba

Yine sana yazasım geldi

Yazmadan uyuyamadım. (Denedim olmadı) Aslında araştırmam gereken bir sürü politik konu yazmam gereken bir sürü teknik konu var. Hatta yönetmem gereken siteler bile var. Bense firardayım. Onlardan kaçıp sana geldim.

Bu sıralar çok karamsarım sanırım biraz da boşluktayım. Ne kadar sürdürebilirim bu tek kişilik yanlızlığı bilmiyorum. İki kişinin ortak yanlızlığının hayalini kurarak ne kadar sabrederim. Sussamda yanlızım, konuşsam da. Susarsam en azından uzakta da olsa gönlüme misafir olan sen varsın.

Bu sessizlik emri sadece dilime geçebiliyor. Kalbim, beynim ve ellerim sen! sen! ille de sen! diyor.

Senin gibi yapıp bende içinde senin olmanı istediğim gelecek ile ilgili hayal kurmayı kesiyorum. Geriye sadece bu günümde sen kalıyorsun. İçimde garip bir his bilmiyorum nedir? Seni düşünürken hızlanan kalp atışlarımın da sebebini bilmiyorum.

Acaba ben seni düşünürken hiç aklına geliyormuyum. Dualarımda sen varsın, rüyalarımda yine sen. Şimdi senli bir rüyaya merhaba demek için yazıyı bitiriyorum.