30 Temmuz 2006 Pazar

Günün Fıkrası : Liderler Cehennem’de...

Günün Fıkrası : Liderler Cehennem’de...

Fıkra bu, Süleyman Demirel ölmüş. Ahiret kayıt-kabul melekleri karşılayıp günah sevap defterini kontrol etmişler ve ceza çekmek üzere O’nu Cehennem zebanilerine teslim etmişler. Zebaniler Demirel’i Cehennem’in dibine göndermişler.

Bir süre sonra zebaniler periyodik kontrole geldiklerinde bir de ne görsünler! Demirel mayosunu giymiş, hamağa uzanmış, gözlerinde güneş gözlüğü, elinde minik şemsiyeli bir meyve suyu; keyif çatıyor.

Bu arada Cehennem’in çeşitli il, ilçe ve bucaklarından gelen kasketli heyetler, sepetlerinde çeşitli sebzeler ve meyveler bulunduğu halde Demirel tarafından kabul edilmeyi bekliyor.

Zebanilerden müteşekkil teftiş kurulu derhal incelemeye gelmiş. Bakmışlar ki Demirel Cehennem’deki sıcak lav rezervlerinin üzerine termik santral kurmuş, lav ırmaklarına da barajlar yapmış, onlardan elde ettiği enerji ile Cehennem’in her yerine klimalar taktırmış. Kurduğu fabrikalardan taşlar üreterek Cehennem’e otoyol ağı yapmış.

Hemen onu Cehennem’den çıkartmışlar. Evvelce vefat etmesine rağmen VIP salonunda beklemekte olan Turgut Özal’ı Cehennem’e atmışlar. Cehennem’i periyodik olarak kontrol eden teftiş kurulu zebanileri Özal’ı Cehennem’in kapısının önünde para sayarken bulmuşlar.

- Hey! Sen neden Cehennem’de değilsin? diye çıkışmışlar Özal’a. Özal:

- Cehennem’i Fransızlar’a sattım, artık hem daha fazla lav üretiyor, daha yüksek ısı sağlıyor, kapasitesini de arttırdık, daha çok yerli zebani istihdam ediyor, artık kainat çapında hizmet veriyor, hem de artık ahiret bütçesine yük olmaktan kurtuldu, demiş

Onu da derhal Cehennem’den çıkartıp yerine Tayyip Erdoğan’ı atmışlar. Bir süre sonra kontrol etmek üzere geldiklerinde Cehennem’e girememişler. Çünkü kapıda tanımadıkları İngilizce, Fransızca ve Flamanca konuşan zebaniler onların girişlerini engelliyor, girmek istiyorlarsa en yakın konsolosluktan Schengen vizesi almaları gerektiğini söyleyip duruyorlarmış. Zavallı zebaniler ne olduğunu araştırırken karşıdan Günter Verheugen ile Karen Fogg’un geldiğini görmüşler. Meğerse Cehennem AB’ye girmiş.

Hemen Erdoğan’ı da oradan çıkartmışlar ve yerine Bülent Ecevit’i atmışlar. Zebaniler “Ecevit’i gönderdik ya, artık Cehennem nihayet Cehennem gibi olacak!” diye sevinirlerken bir de bakmışlar ki, Cehennem’de ateş sönmüş. Hatta insanlar üşümeye, soğuktan kürklere sarılmaya başlamışlar. Kontrolör zebaniler kontrole gelmişler ki ne görsünler? Kömür bitmiş. Kömür ve ateş ithal edecek döviz olmadığından kuyruklar oluşmuş.

Cehennem çalışanları greve gitmiş. Cehennem mensupları birbirlerine anayasa kitapçıkları fırlatmaya başlamışlar. Bu arada Ecevit ve Rahşan Hanım dizlerine renkli birer battaniye örtmüş, huzur içinde el ele, diz dize, göz göze oturuyorlarmış.

Derhal Ecevit’i Cehennemden çıkartıp yerine Deniz Baykal’ı koymuşlar. Cehennem bu sefer daha da yaşanılmaz bir yer olmuş. Önce ikiye, sonra dörde bölünmüş. Yakalayan yakaladığını yumruklar olmuş. Huzur güven kalmamış.

Baykal kızgınlıkla “Cehennem bizlerindir! Beğenmeyen çeker gider. Bakın başka yerler de var! Yakınımızda Cennet bulunuyor! Hadi yallah!” diye nutuklar çekerken Mustafa Sarıgül “Cehennem babanın malı değil. Bizim yerimiz burasıdır!” diye bağırıyormuş!


Kaynak: http://www.bugun.com.tr/?pid=4799

27 Temmuz 2006 Perşembe

Face Hack

İnternette bolca görülen, Blgocuda da son zamanalrda mantar gibi patlayan bir furya.

Kendilerini hacker zanneden lamer parçaları önce kendi mail adresleri ve isimleriyle bir web sitesi yada blog alırlar. Sonrada sayfaya giriş yapıp ( giriş yaptıkarın anda iz bırakmaya başladıklarından haberler yok tabii ) hacked by hede hede şeklinde ibareler ekleyerek ya kendi isimleri yada üyesi oldukları sitenin adını duyurmaya çalışırlar. Yaşları küçük olanlar free siteleri hacklemiş gibi gösterirken bu türün büyük yaşlarda olanları üşenmeden ICANN acredit bir firmadan domain alarak ana sayfasına hacked by hede hede  yazarlar.

Sonuç olarak bu lamerleri esefle kınıyorum. İnternetimizi kirletmekten başka bir iş yapmadıkarını en kısa sürede anlamalarını temenni ediyoruz.

İSRAİL LÜBNANI VURMAKTA HAKLI MI ?

cnn'de anket ve  yarı yarıya olmus. lütfen duyurun...

"Do you think the Israeli military response inside Lebanon is justified?"

Yes
No


İSRAİL LÜBNANI VURMAKTA HAKLI MI ?

HAKLI OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORSANIZ "NO" YU İŞARETLEYİNİZ...   
 
http://edition.cnn.com/2006/WORLD/meast/07/16/mideast/index.html


Ne kadar çok kişi oy kullanırsa bilgisayar başında da olsak sesimiz duyurmuş oluruz.

15 Temmuz 2006 Cumartesi

Yanlızlık üzerine

Yazmak istediği çok şeyi olup yazamamak, bir kelimeyi unuttuğu için saatlerce kelimeyi düşünmek gibi nedenlerle ya yazdıklarım yarım kalıyor yada çok anlamsız sadece bir yılanın zehir kusması gibi içimdeki zehiri kağıda dökmek. İki durumda da başkalarıyla paylaşacak birşeyler ortaya çıkamıyor.

Kalabalıklar içinde yanlız olmak. Bu cümle çok net özetliyor hayatı mı? Buna net bir cevap şuan için mümkün gözükmüyor. Bu saatten sonrada önemi olduğunu pek düşünmüyorum. Orta bir gerçek var sıradanbiri ve yanlızım. Sürekli birşeylerin istendiği işi olmayaların selam bile vermeye gerek duymadığı biriyim. Arkadaş gözüyle baktığım birin söylediği gibi "Eğer bu işi yapabilseydim senin yanıda ne işim vardı" başkaları için bu söz ne anlam ifade eder bilmiyourum ama benim için yanlızlığı yüzüme vurulması. O kadar çok benzer olay olmasaydı keşke diyor insan fakat o kadar çokki, Çoğunluk acaba her zaman haklımıdır. Ben sadece işi düşüldüğü zaman yayına gidilecek diğer zamanlar selam bile vermeye değmeyecek birimiyimdir.