19 Kasım 2012 Pazartesi

Koç burcu ve Yengeç yükseleni

Burç olaylarına inanmayım diyorum fakat kader hep gözümün içine burç olaylarını sokuyor. İşim gereği astrolojiyi takip ediyorum.

Gelelim bana aşağıdaki videoda da göreceğiniz gibi Koç burcuna ve Yengeç yükselenine sahibim. Sürekli kendi içinde bir çatışma. Koç kalk gidelim der yengeç burası güzel. İçine kapansamı dışarı açılsa mı bir kararsızlıklar. Nedir bu canım niye yaşıyorum ben bunları. Hadi ben yaşıyorum bunları burçlar nasıl biliyor benim ruh hallerimi. Haftalık burçları cuma günü okuyup pazartesiden cumaya kadar yaşadıklarımı nasıl tutturmuşlar diye hayrette kalıyorum.



18 Kasım 2012 Pazar

Galiba yaşlanıyorum

Geçmişi daha sık anmaya başlıyorsan, yaşlanıyorsun demektir. Son zamanlarda bende geçmişi daha sık anmaya başladım. Keşkelerle ya da özlemle değil, sadece geride kaldıkları için. Eski filmler gibi, senelerdir tekrar tekrar sahneye konan oyunlar gibi.  

Geçmişte hiç tüylerimi ürperten bir keşkem olmadı. Belki olmalıydı, belki bunu söylemek için yaşıyorum bu anı. Hiç risk almadan geçen bir ömür neye yarar ki. Ya da hiç pişmanlığı olmayan bir hayat gerçekten yaşanmış mıdır? Ne kadar kalabalıklar içinde hiç kimseye değmeden sürdürülebilir bir hayat. Maharet hiç kimseye değmeden yola devam etmek midir yoksa sağa sola çarpa çarpa yara bere ala ala ama durmadan ilerlemek mi?

Bir şeyleri değiştirme vaktidir dostum. Vakit belki sonsuza kadar öyle yada böyle sürdürülebilir bir döngüden çıkma vaktidir. Vakit risk alma vaktidir sonun hiç düşünmeden. 

Vakit hata yapma vaktidir. 

Vakit geriye dönüp baktığında sevinçli ya da üzücü bir şeyler hatırlayacak şeyler yapma vaktidir. 

Her şey için daha da geç olmadan ... 

Not: Peki hiç bir şey için geç değil ve geç değil bir şey için hiçbir şey diyen şair ne olacak. O konu için düşünecek daha çok ama çok vakit var.

11 Kasım 2012 Pazar

Çağrışımlar, çağrışımlar

Bu çağrışımlar beni benden alıyor. Her kelime artık geçmişten birşeyleri çağrıştırıyor. Yaşlanıyormuyum neyim. Evin kapısından çıkarken kendine iyi bak diyen bir akraba gün boyu Candan Erçetin'den Saçma şarkısını saatlerce içimden söylememe neden oldu. Ya da ne bileyim. Daha önce gittiğim ve tekrar gideceğim bir mekanı düşünürken geçmişte oraya gittiğim kişiler, o kişinin kullandığı telefonun markası, telefon üreticisinin giderek azalan pazar payı haberi, haberin yayınlayan internet sitesi... ben sıkılıp durana kadar devam eden beyin cimlastiği.

Bunun yorgun halde uyanık kalmaya çalışırken üstelik bir de biri ile konuşurken gerçek/rüya arası hali var. O tam evlere şenlik. Benim açımdan açıklanabilecek olsa da karşıdaki kişiye ağa bu adam ne diyor dedirtecek kadar garip çağrışımlar.

1 Kasım 2012 Perşembe

Bunu öğrenmek için mi?

Onsuz yapamam dediğim kişilerden ya da şeylerden gün gelip ben vazgeçebiliyorsam niye debelendim ki ben onca zaman. Bunu öğrenmek için mi?