20 Mayıs 2011 Cuma

Basitlik

Çok karmaşık bir insan sanırdım kendimi. Çok basit olduğumu farkettiğimde yaşadığım hayal kırıklığını kelimelerle ifade dahi edemiyorum. Acaba bunu bir kabuğun içinde mi saklamalıyım? Yoksa kendş kaya gibi sert olsun diye duvarlara mı çarpmalıyım.

Belki ne olduğunu anlamak da bir aşamadır. Bazı şeyler ne kadar acı verse de mutsuz etsede açılan yaraların kabuk bağlaması gereklidir belki.

17 Mayıs 2011 Salı

Alışkanlık

Bir şeyleri hala bırakamıyorsam bir çoğu bu alışkanlıkları terkedemediğim içindir. Yeni bir alışkanlık edindiğimi bu gün yokluğunda çayımda şeker gibi aradığımda farkettim. Bu alışkanlık sigara gibi kötü birşey mi? yoksa yemek yemek gibi doğal birşey mi bunu zaman gösterecek. Şuanda tek bildiğim bu alışkanlığın hatta birazda bağımlılığın sancılarını çekiyorum. Akşam nasıl olur bilmiyorum.

15 Mayıs 2011 Pazar

İnsanları anlamak istiyorum

Bu gün ellerime birşeyler oldu sürekli birşeyler yazmak istiyorum. Bazen yazdıklarımı yayınladığıma pişman olsam da. Ayrıntılardan bahsetmek istiyorum. Birisiyle bir yerde oturduğumda genelde ben karışımdakine odaklanırım. Kendimi iyi bir dinleyici olarak nitelendirmemin sebebi de bir ölçüde bu. Etrafta olup biten genelde beni ilgilendirmez. Ben böyle yaparken genelde karşımdakinden de böyle şeyleri bekliyorum. Arkamdaki güzel bir kızı kesen yada yakışıklı bir erkek ile bakışan biri yada en basidinden yakınlardaki bir pencereden dışarı bakan yada televizyondaki abuk sabuk videoları izleyen birini hala anlayamıyorum.

Dokunmak

Bir sürü hoşlanmadığım özelliğim var bunlardan birinden bahsetmek istiyorum. Bir insana dokunmak çok basit bir konu olması gerekirken benim zorlandığım konulardan biri. El sıkışmak, tokalaşmak, kol kola girmek, sarılmak, öpüşmek. Bazı insanlara yapabilirsin bazı insanlara yapamazsın şeklinde büyümek. Hatta bir erkek ile niye kol kola gireyim gibi ilginç konular. Benim dokunma konusundaki sorunlarımı oluşturuyor.

Bilgisayar başından kalktıktan sonra birilerine birşeyler anlatma konusunu çözdükten sonra en kısa sürede aşmam gereken konulardan biri de bu. Bakalım ilerde nasıl takıntılardan bahsedeceğim.

Anlaşılan hala unutamadım

Süreki yanında olmak isteyip olmamaktan,
Saçlarına dokunmak isteyip dokunamamaktansa,
Seni unutmak istiyorum.

Belki başka bir aşk,
Belki başka bir kadın,
Başka gözler,
Belki seni unuttur diyordum.

Tam unuttum derken,
Bir fotoğraf, bir film karesi,
Seni bana hatırlatırken,
Nasıl unuturum seni bilmiyorum.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

"She not interest you" gecesi sabahı

Farkılı bir geceydi. Daha sık yapmam gerekiyor.  "He not interest you" gibi bir isimli bir film vardı.İşte bu onun kadın versiyonuydu. Benim kadın erkek hiç kimseye yapmak istemeyeceğim basit ayrıntılar gördüm. Dünyadaki insanların hepsini tanımam mümkün değil ama kadın nufusundan birilerini daha tanımış oldum.

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Bu ben miyim?

Bu ben miyim?
Bu eller, bu gözler, bu kulaklar,
Peki değişen ne?
İki farklı kadın ve ben aynı şeyleri hissetmiyorum.
Birinde kalbimden parçalar koparken diğerinde,
Bilemiyorum bu ben miyim?
Sanki tanıyamıyorum kendimi,
Yada belki yeni başlıyorum kendimi tanımaya.

Bir kıssa

Dini bütün küçük köyde yaşayıp gününün çoğunu yaylada hayvanların başında geçiren muhterem bir zat bir gün yine kendisi gibi dini bütün ama şehirde ayakkabı tamirciliği yapan arkadaşını ziyaret etmeye karar vermiş.

Bir bez torbaya hayvanlarından sağdığı sütü koymuş arkadaşına hediye etmek için yola koyulmuş. Köylü zat dini bütün bir zat olduğu için Allah'ın hikmeti ile bez torbadan bir damla süt yere dökülmüyormuş.

Köylü arkadaşının şehirdeki iş yerine varmış hoş beş derken bu arada kadın müşterilerin biri girip bir çıkıyormuş.

Bu arada da birden bez torbadaki süt yavaş yavaş yere damlamaya başlamış.

Olayı farkeden şehirli dini bütün zat köylü arkadaşına dönüp

"Öyle insanın omadığı yerde nefsine hakim olmak kolaydır asıl zor olan bu ortamlarda nefsine hakim olabilmektir"

demiş.