28 Nisan 2013 Pazar

Zara - Dilenci

Eski bir şarkı fakat ben ilk defa Zara'dan dinledim, dinlemeye de devam ediyorum.




Sevmek çok zormuş
Sevmemek çok zor
Sevilmemek çok zor
Sevdim ama sevildim mi
Bilemiyorum
Ağlamak çok zor
Ağlamamak çok zor
Ağlayamamak çok zor
Hergün seni kaderimden dileniyorum

Bir dilenciyim senden aşkı dilenen
Her fırsatta hor görülüp belki gülüp alay edilen
Bir dilenciyim geleceğini bilmeyen
Senden ne para ne pul nede acımanı bekleyen

Kırdım kırılmayan
Gururumu ve o çok değer verdiğim onurumu
Serdim yollarına ömür boyu beslediğim büyüttüğüm
Yaşatan umudumu

Bekliyorum hergün
Sen görmek için ve çizmen için kaderimin yolunu

Beklemek zormuş
Sabretmek çok zor
Bekletilmek çok zor
Ömrümün her köşesinde seni bekliyorum

Aşk olmasaydı böylesine yanmazdım
Senden bir melek yaratıp secde edip kalmazdım
Ben ne dilenci
Ne de bir gurursuzum
Çok sevdiğim için böyle aşık böyle mutsuzum

Kırdım kırılmayan
Gururumu ve o çok değer verdiğim onurumu
Serdim yollarına ömür boyu beslediğim büyüttüğüm
Yaşatan umudumu
Bekliyorum hergün
Sen görmek için ve çizmen için kaderimin yolunu


Orhan GENCEBAY

25 Nisan 2013 Perşembe

Yönetimi kalbime devrediyorum

Yönetimi kalbime devrediyorum. Yönetim beyinde olduğunda yanlızlık mükemmelcilik ve bir sürü beni yanlızlığa iten düşünceler beni alıp götürüyor. Dün ilk defa beyinimin dediğini değil de kalbimin sesini dinlemeye karar verdim. Büyük ihtimalle para kaybedeceğim ama mutluyum. Bozulan aracım tamir olana kadar da işe yürüyerek gider gelirim yapacak birşey yok.

23 Nisan 2013 Salı

Haydi Abbas

Cahit Sıtkı Tarancı'nın bu muhteşem şiirinin öyküsünü bilirmisiniz, gelin size onuda anlatayım. Meğer Abbas, Cahit Sıtkının yedek subaylık yaptığı zamanlarda emir eriymiş. Bu şiiri ona hitaben yazmış.

Cahit Sıtkı askerliğini yedek subay olarak yapmak üzere birliğine gider. O yıllarda yedek subay sayısı az olduğundan her yedek subaya emir eri verilmektedir. Birliğine gittiğinde bölük yazıcısından künye defterini ister. Sırayla isimlere bakmaktadır, bir isim dikkatini çeker. Abbas oğlu Abbas. Sakat eli yüzünden çürüğe ayrılmış biridir Abbas. Talim bitiminde askerin yanına gönderilmesini ister.

Öğle saatlerinde kapı çalınır. Karşısında civanmert biri selam çakıp;
-Abbas oğlu Abbas, emret komutan, der.
Aralarında söyle bir konuşma geçer.
-Nerelisin?
-Memleket Mardin, kaza Midyat komutan.
-Sen benim emir erim olur musun?
-Sen bilir komutan!

Askere eşyalarını toplamasını söyler ve kendi evinin altındaki boş yere taşınmasını ister. Zamanla askerin zekasından, sıcakkanlılığından etkilenir.

Aralarında komutan-asker ilişkisinden çok daha güçlü bir dostluk bağı oluşur. Bu saf Anadolu çocuğundaki sadakat dolu temiz yürekten etkilenmiştir Cahit Sıtkı...

Akşamları sofrayı kurup en güzel kızartma ve mezeleri hazırlar Abbas... Aralarındaki duygu bağları güçlenir. Böyle bir keyif gecesi akşamında alkollü Cahit Sıtkı sorar;

-Sen İstanbulu bilir misin Abbas?
-Bilir komutan.
-Orda bir Beşiktaş var bilir misin?
-Bilir komutan! Ben orda acemi birlikteydim.
-Orda benim bir sevgilim var. Sen bana onu kaçırıp getirir misin?
-Elbet komutan!

Sabah olur Cahit Sıtkı bakar ki Abbas yeni asker kıyafetleri giymiş, tıraş olmuş hazırlanmış. Cahit Sıtkı sorar;
-Hayırdır Abbas, neden böyle hazırlık yaptın?
-Ben istanbula gidecek komutan!
-Ne yapacaksın sen İstanbulda?
-Sen söyledi bana. Ben gidecek sana sevgiliyi getirecek!

Gözlerindeki hüznü ve gözyaşlarını gizlemek istercesine arkasını dönüp kapıyı çarpar ve çıkıp gider Cahit Sıtkı...
Fakat bu mert askerin, yüreği sevgi dolu Anadolu çocuğunun samimiyeti ve sıcaklığından duygulanır.
Akşam olur. Ağaç altında çilingir sofrası kurdurur ve Abbası karşısına oturtur. Birlikte yer içerler ve Cahit Sıtkı o meşhur şiirini kağıda döker:

Haydi abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal, çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaştan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

CAHİT SITKI TARANCI

21 Nisan 2013 Pazar

Arada bir ağlamak da lazım

Ağlamak da gülmek gibi bir ihtiyaç, nasıl kahkahalarla gülmekistiyorsa insan. Hıçkıra hıçkıra da ağlamalı, illa sebep istiyorsa gülmek için de ağlamak içinde etrafına kısa bir süre bakması yeterli olur. Hayat öyle birşey ki hepsi aynı anda oluveriyor.  Birileri mutluyken, birileri üzülüyor.

Aynı bir ailenin yeni bebek sahibi olurken bunu duyan aile büyüklerinden birinin kalp krizinden vefat etmesi gibi. Mutlu olmak istiyorsan hayaata yeni gözerini açan bebeğin ailesinin heyecanını düşün. Babanın ve annenin şaşkınlığını. Aylardır hazırlandıkları anın sonunda geldiğini ama yinede onların ne yapacaklarını bilemeyişlerini.

Üzülmek istiyorsan vefat eden adamın eşini düşün. Yıllarca bir yastığa baş koyduğu eşinin böyle mutlu  bir günde torununu göremeden hayata gözlerini yumduğunu.

Ya da boşver bu hikayeyi. Televizyondan bir sinema kanalı aç. Gülmek için bir komedi filmi, ağlamak içinde bir dram yada aşk filmi aç.

Ben gülmeyi insanlarla birlikte, ağlamayı tek başıma tercih ediyorum. Sinemada komedi filmi izlerim fakat aşk filmi asla.

Sonuçta gülmekte, ağlamakta bir ihtiyaç. Hiç kendi istediğiniz için en son ne zaman ağladığınızı düşündünüz mü?

Grup Yorum - Uğurlama



Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman
Uykusunda bir kuş olur ecelsiz
Alıp da başını gitmek istersin
Karanlık sokaklar kör,sağır,dilsiz

Ey sevda kuşanıp yollara düşen
Bilesin bu yollar dağlar dolanır
Yare ulaşmadan düşersen eğer
Yarına sesinin yankısı kalır.

Gecenin ucunda gün aralanır
Yar sevdasıyla ile yürek bilenir
Sızılı bir ırmak uğurlar seni
Su olup akarsın kır çiçeklenir

17 Nisan 2013 Çarşamba

İçimde bir his var, biliyorum

İçimde bir his var, biliyorum,
Tutmasam, serbest bıraksam adı aşk olacak,
Yavaş yavaş içine çekecek beni,

İçimde bir his var, biliyorum,
Sanırım risk almam gerekecek,
Belki bir kumar, bir piyango,

İçimde bir his var, biliyorum,
Kapılıp gitmekten korktuğum,
Sonunu bilmeden beklediğim,

İçimde bir his var, biliyorum,
Düşününce bile ürperiyorum,
Acaba soğuk odadan mı,

İçimde bir his var, biliyorum,
Kalbime, beynime tanıdık geliyor bu his,
Sanırım bu hissi seviyorum,

İçimde bir his var, biliyorum,
Ürperti durmadı, ben hala titriyorum,
Ne kadar süredir buradayım, üşüyorum.