23 Nisan 2013 Salı

Haydi Abbas

Cahit Sıtkı Tarancı'nın bu muhteşem şiirinin öyküsünü bilirmisiniz, gelin size onuda anlatayım. Meğer Abbas, Cahit Sıtkının yedek subaylık yaptığı zamanlarda emir eriymiş. Bu şiiri ona hitaben yazmış.

Cahit Sıtkı askerliğini yedek subay olarak yapmak üzere birliğine gider. O yıllarda yedek subay sayısı az olduğundan her yedek subaya emir eri verilmektedir. Birliğine gittiğinde bölük yazıcısından künye defterini ister. Sırayla isimlere bakmaktadır, bir isim dikkatini çeker. Abbas oğlu Abbas. Sakat eli yüzünden çürüğe ayrılmış biridir Abbas. Talim bitiminde askerin yanına gönderilmesini ister.

Öğle saatlerinde kapı çalınır. Karşısında civanmert biri selam çakıp;
-Abbas oğlu Abbas, emret komutan, der.
Aralarında söyle bir konuşma geçer.
-Nerelisin?
-Memleket Mardin, kaza Midyat komutan.
-Sen benim emir erim olur musun?
-Sen bilir komutan!

Askere eşyalarını toplamasını söyler ve kendi evinin altındaki boş yere taşınmasını ister. Zamanla askerin zekasından, sıcakkanlılığından etkilenir.

Aralarında komutan-asker ilişkisinden çok daha güçlü bir dostluk bağı oluşur. Bu saf Anadolu çocuğundaki sadakat dolu temiz yürekten etkilenmiştir Cahit Sıtkı...

Akşamları sofrayı kurup en güzel kızartma ve mezeleri hazırlar Abbas... Aralarındaki duygu bağları güçlenir. Böyle bir keyif gecesi akşamında alkollü Cahit Sıtkı sorar;

-Sen İstanbulu bilir misin Abbas?
-Bilir komutan.
-Orda bir Beşiktaş var bilir misin?
-Bilir komutan! Ben orda acemi birlikteydim.
-Orda benim bir sevgilim var. Sen bana onu kaçırıp getirir misin?
-Elbet komutan!

Sabah olur Cahit Sıtkı bakar ki Abbas yeni asker kıyafetleri giymiş, tıraş olmuş hazırlanmış. Cahit Sıtkı sorar;
-Hayırdır Abbas, neden böyle hazırlık yaptın?
-Ben istanbula gidecek komutan!
-Ne yapacaksın sen İstanbulda?
-Sen söyledi bana. Ben gidecek sana sevgiliyi getirecek!

Gözlerindeki hüznü ve gözyaşlarını gizlemek istercesine arkasını dönüp kapıyı çarpar ve çıkıp gider Cahit Sıtkı...
Fakat bu mert askerin, yüreği sevgi dolu Anadolu çocuğunun samimiyeti ve sıcaklığından duygulanır.
Akşam olur. Ağaç altında çilingir sofrası kurdurur ve Abbası karşısına oturtur. Birlikte yer içerler ve Cahit Sıtkı o meşhur şiirini kağıda döker:

Haydi abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal, çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaştan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

CAHİT SITKI TARANCI