18 Kasım 2012 Pazar

Galiba yaşlanıyorum

Geçmişi daha sık anmaya başlıyorsan, yaşlanıyorsun demektir. Son zamanlarda bende geçmişi daha sık anmaya başladım. Keşkelerle ya da özlemle değil, sadece geride kaldıkları için. Eski filmler gibi, senelerdir tekrar tekrar sahneye konan oyunlar gibi.  

Geçmişte hiç tüylerimi ürperten bir keşkem olmadı. Belki olmalıydı, belki bunu söylemek için yaşıyorum bu anı. Hiç risk almadan geçen bir ömür neye yarar ki. Ya da hiç pişmanlığı olmayan bir hayat gerçekten yaşanmış mıdır? Ne kadar kalabalıklar içinde hiç kimseye değmeden sürdürülebilir bir hayat. Maharet hiç kimseye değmeden yola devam etmek midir yoksa sağa sola çarpa çarpa yara bere ala ala ama durmadan ilerlemek mi?

Bir şeyleri değiştirme vaktidir dostum. Vakit belki sonsuza kadar öyle yada böyle sürdürülebilir bir döngüden çıkma vaktidir. Vakit risk alma vaktidir sonun hiç düşünmeden. 

Vakit hata yapma vaktidir. 

Vakit geriye dönüp baktığında sevinçli ya da üzücü bir şeyler hatırlayacak şeyler yapma vaktidir. 

Her şey için daha da geç olmadan ... 

Not: Peki hiç bir şey için geç değil ve geç değil bir şey için hiçbir şey diyen şair ne olacak. O konu için düşünecek daha çok ama çok vakit var.