30 Kasım 2011 Çarşamba

Gönül isterse

Gönül kavuşmak isterse,
Kilometreler, dakikalar olmaz mı?

Gönül görmek isterse,
Şu kör gözler görür olmaz mı?

Gönül aşk sularında boğulmak isterse,
Bir çift mavi göz deniz olmaz mı?

Gönül bağlanmak isterse,
Ellerde görünmeyen kelepçe, boyuna zincir olamaz mı?

Bu gönül saflık temizlik ararken,
Her yanını şeytanlar sarmış olmaz mı?

Gönül yaz derse,
Bu berduşu şair olamaz mı?

Sabah güneşi

Sabah güneşi gibi doğ üzerime,
Sabah güneşi gibi ısıt içimi,
Dağların ardından doğda gel,
Yolları, nehirleri aşta gel,
Gelirken ışığın yayılsın her biryana,
Yeni doğan bir bebek gibi,
Yeni aşan bir gonca gibi,
Sabah güneşi gibi doğ üzerime.

15 Kasım 2011 Salı

Bunlarda benim hayattaki sıfırlamalarım

TEDxReset konferanslarını izledikten sonra bende kendi hayatımdaki sıfırlamaları düşündüm. Aslında çok fazla değiller fakat yinede yazmak, paylaşmak istiyorum.

İlk sıfırlama olarak ilk aşkı kabul etmek istiyorum. Yaşanan olaylar ve sonrasında bende bıraktığı etki gerçekten hayatımdaki önemli dönüm noktalarından biridir.

İkinci sıfırlama ise biten aşkın sonucunda kendimi tamamen bilgisayara adamam. Niye, nasıl, bilmiyorum fakat bu yaklaşık 5 yıl süren bir içine kapanma daha doğrusu bilgisayara dönme dönemi olarak nitelendirilebilir.

Üçüncü sıfırlamam 2005 iş hayatına ilk atılışım ile oldu. Hayatıma o güne kadar hiç var olmayan şeyler yeni yeni girmeye başladı. Daha öncesinde bir çok işte çalışmıştım ama bir email adresine gönderdiğim cv sonucu yaklaşık 6 yıl sürecek olan, gerçek anlamda ilk iş tecrübem başlamış oldu. O kadar çok şey değişti ki hayatımda. Hayatım yeni başladı diyeceğim dönemlerden biride bu dönemdir.

Dördüncü sıfırlamam ise 2009 yılında biçimsiz şekilde kilo almaya başlamamla oldu. Bunda uzunca bir süre sadece bilgisayar başında oturmamın etkisi de yok değil. Yıllarca kilo almak için doktorlara gidip sağlamsın deyip geri dönen ben iş hayatının 4. yılında kilo almaya başladım. Ardından bu böyle gitmez diyerek ekstrem bir spor olan dağcılığa başladım. Vesile olanlara teşekkür ediyorum.

Beşinci sıfırlama hikayem ise 2010 yılının ağustos ayında ağrı dağı tırmanışından sonra süphan dağına tırmanmaya gittiğimizde yaşadığımız terör tehtidi ile oldu. Ekibin 20 mt. önünde klavuz olarak giden ben geriye dönüp baktığımda silahlı adamlar(muhtemelen terör örgütü mensubu) tarafından takip edildiğimizi öğrendim. O sırada kelimenin tam anlamıyla yaşamın anlamsız olduğunu hissettim. Ölüm umurumda değildi. O sırada bir mermi çekirdeği bedenimi delip geçse en fazla biraz arkamdan yas tutarlar diyordum. Hatta bu olay sırasında yaşamak için bir sebep bile aradım.

Altıncı sıfırlama hikayem ise başkaları için yaşamanın saçma olduğunu anladığım ve yanlız kendim için yaşamam gerektiğini anlamam ile oldu. Biri için değil yanlız ve yanlız kendi için yaşamak. Belkide gereğinden fazla gerçek aşkı arayan hikaye okuduğum/izlediğim için olmuştur. (bu satırları Eagles - hotel california eşliğinde yazıyorum :) ) Bunun için de askere gelmem gerekti. Artık kendim için yaşıyorum.

Hep bundan korkmuştum fakat bir gün olacağını da biliyordum. Kendin için yaşamayı kolaya kaçma olarak görüyordum. Tek yaşamaya alışkın bu beden, 1++(birden fazla) olamadan tekrar ben merkezli bir hayatı keşfetti. Belkide eskiden yaptığım doğruydu, doğru yoldaydım. İçine kapanmadan ama kendini de feda etmeden yaşamak. Ortak müştereklerde uzlaşmak. Daha az ben bu sahneyi hatırlıyorum demeden koşturmak.

Benim sıfırlamalarımın bir çoğu genellikle duygusal bazda gerçekleşti. Fiziksel olarak belki hayatımda çok şey değişmedi. Fakat ruh dünyam giderek farklılaşıyor ve zenginleşiyor. Böyle olmayada devam edecek.

Bunları düşündüm. Belki şimdi, belki daha önce ama şimdi yazma fırsatı buluyorum.

Asker psikolojisi ile yazılmıştır

Anladım ki askerlik ne acemi birliğinde ne de usta birliğinde başlıyor. Askerlik tek başına mevzide kendi kendinle nöbet tutunca başlayıp, bu can bedende olduğu sürece de silah bırak emri gelene kadar devam edecek.

Beni bana bırakmayın

Beni bana bırakmayın,
Çok üşüyorum.

Beni kendimle bırakmayın,
Çok düşünüyorum.

Beni benimle bırakmayın,
Çok konuşuyorum.

Beni yanlız bırakmayın,
Ya sizde kalın yada beraber gidelim,
Çok sıkılıyorum.

Bu ben miyim? 2

Her zaman aynı soru,

Bu ben miyim?
Bu yüz, bu saçlar,
Zaman ne garip izler bırakmış bedenimde.

Bu ben miyim?
Bu eller, bu ayaklar,
Ne kadar hor kullanmışım bedenimi.

Bu ben miyim?
Bu kalp, bu beyin,
Hayat ne silinmeyen izler bırakmış üzerimde.

Bu ben miyim?
Bu cansız beden,
Demeden önce.

Varsın saçlarım olmasın yüzümde izler olsun,
Varsın kalbimde beynimde geçmişten izler olsun,
Varsın seni bulmak için çabalarken ellerim ayaklarım parçalansın,
Bu ruh bedenden çıkmadan seni bulacağım.

9 Kasım 2011 Çarşamba

Üşüyorum

Üşüyorum yine;

Dışarıda güneş hep olsun,
Yazın sahilde bizi kavursa da,
Kışın sadece ben buradayım dese de,
Dışarıda güneş hep olsun.

Yüzün hep gülsün,
Benim için olmasada,
Ateşi ile içimi ısıtmasa da,
Yüzün hep gülsün.

Sen gül ki güneş doğsun,
Soğuktan donmuş bir bedene,
Hatta çoşkulu bir kahkaha at ki,
Can versin, gördüğün yaşayan ölü bedenlere.

Dışarıda güneş hep olsun,
Yüzün hep gülsün,
Şuanda ben üşüsem de,
Güneş benim için de doğacak bir gün.

6 Kasım 2011 Pazar

Unutulmak

Bir gün gelir de geçer,
Unutulur o verilen sözler,
Hani nerede o geride bıraktığın yüzler,
Hani nerdeler, nerelerdeler,
Artık geri gelmeyecekler.

Elbet bir gün daha gelir geçer,
Belki geride kalan olursun,
O zaman anlarsın sende,
Unutulmanın ne olduğunu.

Tarihe not; Yüzlerce kömür çuvalı ve hurda arabaların arasında yazılmıştır.