30 Temmuz 2011 Cumartesi

Gitmek Cesaret İster Ufaklık



Gitmek cesaret ister ufaklık.
Gidecegin yer neresi olursa olsun.
Sevdiklerinle arana mesefe girince.
Varış yerinin hiç bir anlamı kalmaz.
Vedalaşmakta zor iştir biliyor musun?
Oturursun geminin kıçına.
Bakarsın sevdiklerine, gittikçe ufalırlar, ufalırlar, kaybolurlar
O zaman anlarsın işte.
Vedaşalmak asıl kalana değil, gidene koyar!

100 defa söyledim sana hüzünlü değilim, mizacım böyle.
Bak şarabımla beraberim.
Çocukluğumdan beri hayaller kuruyorum
Şarabımdan ayrılmadan hem de.
Ben şarabımdan ayrılmıyorum.
O da bana, bunca gidene rağmen hala hayal kurdurtmaya devam ediyor.

Ne olmuş yani büyük adam olamadıksa?
Hayallerimizi satmadık ya ?..

ALINTI

29 Temmuz 2011 Cuma

Senin için

Bu seni düşünerek, sana yazdığım bilmem kaçıncı yarım kalan satırım. Bazen aşkımı bazen sitemimi yazmak istediğim satırlar hep yarım kaldı. Hatta şuan yazdığım satırları bile bir türlü tamamlayamadım. Kulağıma kelimeleri olmadık yerlerde fısıldayan peri sanırım çoktan gitti. Ya da bellki peri felan yoktu. Belkide kalbimde hissettiğim, boğazıma düğümlenen şey neyse o artık doktorun verdiği öksürük şurubundan olsa gerek artık yok.

Bu sana, son olmayacak bilmem kaçıncı satırım. Belki tamamlanır, belki tamamlanmaz, belki anlamlı olur belki olmaz. Belki okursun, belki sana yazdığımdan haberin dahi olmaz.

--

İçimde senin için büyüttüğüm, can suyunu kendi ellerimle verdiğim artık susuz yaşayamacağını anladığım söğüt fidanının haykırışlarıdır. Neden söğüt dersen, söğüt sunu gördüğünde coşar. Bende senin için bir söğüt yetiştirmek istedim.
...


--

Gene yarım kaldı. Oysa bu sefer kafamda herşeyi nede güzel toparlamıştım. Biri yardım beklerken ben sana yazamam. Ya da bu yazım da zaten öncekiler gibi yarım kalacaktı, bu sefer bu bunalımdaki yeni mezun genç vesile oldu.

26 Temmuz 2011 Salı

Kadınlar

PAKIZE SUDA 'nin bir yazisi..... (son cümleye dikkat)

* Bütün kadinlar birbirlerini rakip olarak görürler. Birbirlerini kiskanmalari için ayni meslekten olmalariyla da menfaatlerinin çatismasi falan sart degildir.

* Ortalikta kendilerinden baska kadinlarin da dolasiyor olmasi, kiskanmalari için yeterli bir sebeptir. Yolu kadinlarin görev yaptigi bir yere,
örnegin bir banka subesine düsen bir kadin, gördügü muameleden bunu sip diye anlayabilir.

* Bütün kadinlarin mutlaka kosulacak sartlari vardir. "Seninle evlenirim ama...", "dedigini yaparim ama...

* Nedense bütün ask siirleri, en duygulu sarki sözleri hep erkekler tarafindan yazilmistir. Çok duygulu olduklari söylenen kadinlarin bu sirada ne yaptiklari merak konusudur. Bence kadinlar o sirada diger
kadinlari incelemekle mesguldürler. "Ne giymis, ne takmis, benden güzel mi?" Vs...


* Erkekler (eger ruh hastasi degillerse) eslerini çok yakin arkadaslarindan, akrabalarindan, yani olur olmaz herkesten kiskanmazlar. Oysa kadinlar, hiç ayrim yapmaksizin, ömür boyunca, istisnasiz her disiden
kiskanirlar kocalarini.

* Kendisinden 30 yas büyük bir kadinla, sirf parasiiçin evlenen pek az erkek vardir. Buna karsilik etraf, babasi, hatta dedesi yasinda, ama mutlaka zengin erkeklere asik olan(!) kadinlarla doludur.

* Hiçbir kadin çalistigi yerde üstünün kadin olmasini istemez. Vallahi bunu ben söylemiyorum, anketler öyle diyor.

* Erkekler kadinlardan ilgi, sefkat, sevgi disinda pek bir sey beklemezler. Kadinlara bunlar asla yetmez, ilave olarak iki bilezik, bir yüzük gerekir çogu zaman.

* Gelin-kaynana çekismesinin fikralara geçtigi ülkemizde hiç damat-kayinpeder çekismesine tanik oldunuz mu? "Elti gemisi yürümez"diye bir söz vardir da neden bacanaklar için söylenmis benzer bir laf yoktur?

* Evli kadinla iliskiye giren çok az erkek vardir.Buna karsilik evli erkekle hiç düsünmeden iliskiye giren kadin sayisi benim bildigim, gördügüm, duydugum kadariyla bir hayli kabariktir.

* Erkekler bir araya geldiklerinde isten, politikadan, futboldan bahsederler genellikle. Kadinlar bir araya geldiginde ise vay o anda orada olmayan diger kadinlarin haline!

* Eslerinden, "yorgunum", "basim agriyor" bahanesiyle mümkün oldugunca kaçan kadinlar, ortaya ikinci bir kadin çiktigi zaman aniden kocalarini çok
sevdiklerini(!) fark ederler.

* Kocasi tarafindan aldatilan kadinlar genelliklebosanmak yerine, bir çocuk daha yapmayi tercih ederler. Tersi durumda ise erkekler kadinlar kadar akilli olmadiklari için bunu gurur meselesi yapar ve kadini hemen bosamaya kalkarlar.

* Kadinlar evde aksama kadar istedikleri gibi yasarlar. Ne karisanlari ne de görüsenleri vardir. Erkeklerin aksamdan aksama geldikleri evlerinde pek de özgür olduklari söylenemez. Kendilerine durmadan oraya oturmamasi, sigarasinin külüne dikkat etmesi, ayakkabisini çikarmasi hatirlatilir.

* Kadinlar aksama kadar kocalarinin bilgisi disindaistedikleri arkadaslarini misafir ederler. Oysa hiçbir erkek karisindan izin almadan eve bir erkek arkadasini getiremez. Hatta izin alarak bile...

* Kadinlar her istediklerinde eslerinden izin almada annelerini ziyaret edebilirler. Erkekler ne haberli, ne habersiz, yanlarinda esleri olmadan asla annelerine ugrayamazlar.

*Kadinlar bütün iliskilerinde hesap kitap içindedirler. Asla seffaf degildirler. Hoslanirlar, hoslanmaz gibi davranirlar, isterler, istemez gibi yaparlar. Esleriyle sorunlarini çözmede bedenlerini silah olarak kullananlar bile vardir.

* Vücutlarini göstermeye bayilirlar. Açik, dar, seffaf, kisa giyerler.Sonra da "neden bakiyorsunuz?" diye sinirlenirler. Aslinda amaçlari baktirmaktir, ama bunu asla kabul etmezler. Özgürlükten, rahatliktan, medeniyetten falan söz ederler. Nereden biliyorsun,derseniz, ben de kadinim oradan biliyorum.

NOT: Istisnalar kaideyi bozmaz (Bu yaziyi okuyan bütünkadinlar kendini istisna olarak kabuledecektir).


PAKIZE SUDA

Yaralı bir kalbi sarmakta önemli

Bencil olmayıp, bazen de bir dostun yanında olmak gerekir. Zaten dost dediğin; ihtiyacın olup, elini uzattığında orada olan kişi değilmidir.

19 Temmuz 2011 Salı

Bu kadar mı?

Bu kadar mı tahammül edilmez oldu varlığım,
Ben hala her anını merak ederken seni,
Hayatından bir anda sildin beni.

Sağlığını merak edip duran bir aptal var burada,
Aklına getirmemeye çalışsa da seni özleyen bir şaşkın,
Herşeye rağmen seni aramak isteyip arayamayan bir korkak,
Seni düşünüp bir şeyler yazan bir aşık.

Lütfen bana da anlat,
Unutmak istemezken seni nasıl unuturum,
Seni merak ederken nasıl vurdum duymaz olurum.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Erkek dediğin

Seni Elinin Tersiyle değil Avucunun İçiyle Kavrayacak.
Bileceksin Ki Emin Ellerdeyim,
Başkası Tutamaz Elimi Böyle.
Rahat Olacaksın Yanında,
Çok Konuşmayacak, Beynini Didiklemeyecek.
İnce Olacak; Seni Senin Kadar Düşünecek.

Erkek Dediğin, Sen Onu Merak Ettiğinde
Kendisine Hesap Soruluyor Havalarına Girmeyecek.
Senin İnceliğine Karşı Umursamaz Sözler Sarf Etmeyecek.

Erkek Dediğin, Kadının Sinirini Bozmayacak,
Cinlerini Tepesine Çıkarmayacak, Sanki Sen Onun İçin Varmışsın
Her Ne Zaman İstese Emrine Amadeymişsin, O Ne Yaparsa Yapsın
Her İstediğinde Yanında Elinin Altında Olacakmışsın Tiplerine Girmeyecek.

Erkek Dediğin, Sen Ona Sevgini Hissettirdiğinde,
Sen Ona Kayıtsız Şartsız Asıkmışsın Gibi Havalara Girmeyecek.

Erkek Dediğin İlgi Gördüğünde İlgiyle,
Sevgi Gördüğünde Sevgiyle Karşılık Verecek.Kaynakwh:

Erkek Dediğin, Sen Onun İçin Kendine Baktığında,
Sırf Ona Daha Güzel Görünmek İçin Giyinip Kuşandığında
Hiçbir Şey Olmamış Gibi Davranmayacak.

Erkek Dediğin, Ruhunu Okşamasını Bilecek.
Romantik Olacak Kimi Gün Habersizce Kucağında
Çiçeklerle Çıkıp Gelecek.
Özel Günleri Unutmayı Marifet Sanmayacak.

Erkek Dediğin, Kayıtsız Olmayacak Senin Bütün Zarafetine Karşı.
Gerçekten Seven Bir Kadın Sevgi Ve İlgi Bekler,
Erkeğine Verdiği Aşkın Karşılığında Küçük Bir Tatlı Söz,
Kısa Bir Mesaj, Bir Çağrı Bile Onu Mutlu Edebilir.

Erkek Dediğin Bütün Bunları Cebinden Para Harcıyormuş Gibi
Cimrilikle Yapmayacak.

Erkek Dediğin, Ben Aranmayı, Çok Aramayı Sevmem Demeyecek.

Erkek Dediğin, Her Şey Kendi İstediği Gibi Olsun İstemeyecek.
Sadece Kendi Caninin İstemesine Bağlamayacak Her Şeyi.

Erkek Dediğinin, Hissettiğiyle Yaptığı Şey Arasında Uçurum Olmayacak.

Erkek Dediğin, Cesur Olacak Cesur.
Seni Seviyorum Derken Korkmayacak,
Başka Şeylerin Arkasına Gizlenmeyecek.
Seviyorum Deyip Bir Sonraki Perdede Kaçmayacak,
Özlüyorum Diyorsa Gelecek, Kaybetmek İstemiyorum Diyorsa Kaybetmeyecek.

Erkek Dediğin Aşkına Sahip Çıkacak.
Korkak Olmaz Erkek Dediğin.

Erkek Dediğin İyi Sevişecek. Koyun Gibi Yatmayacak,
Bir An Önce Su İs Bitse Demeyecek.
Aşksız Yatmayacak Yatağa Ve
Sen Bunu Bileceksin.
Bir Baba Şefkatiyle Seni Alnından Öptüğünde Bileceksin Ki
Sevgisi Geçici Ve Zayıf Değildir.

Erkek Dediğin, Ve Sevgiyle Öptüğünde
Dudaklarından Bileceksin Ki Opusun Tek Sebebi Şehvet Değildir.

Erkek Dediğin Aldatmayacak. Aldatmak Basitliktir.
Seviyorum Diyorsa Aldatmaz Erkek Dediğin.

Aldatıyorsa Sevmiyor Demektir.

Erkek Dediğin Yakışıklı Olacak, Çekici Olacak Ama
Bundan Çok Daha Öte Bir Şey...

Erkek Dediğin, Zeki Olacak. Kadının Küçük Yalanlara,
Bahanelere İnanmayacağını, Kendisini Kendi Gibi Tanıdığını Bilecek.
Kadının Zekasını Küçümsemeyecek Kadar Zeki Olacak.
Zeki Olacak, Seni Bir Hamur Gibi Karmasını Bilecek, O Hamura Kendisini Katmasınıda.

Erkek Dediğin, Değerlerini Bir Anlık Hevesler Uğruna Satmayacak.
Namussuzluğunu, Ahlaksızlığını Ancak Ve Ancak Seninle Yataktayken
Kullanacak.
Yan Gözle Hatun Kesmeyecek, Üstüne Sevgili Edinmeyecek.

Erkek Dediğin Önce Sevecek. Kendini Sevmeyen Erkekten
Kimseye Hayır Gelmez.
Bir Bakarsın Ki Yıllar Sonra Bu Adamla
Ne Yatağa Sığıyorsun, Ne Toprağa...
Koluna Girip Gezmesini Bileceksin Gururla Koynuna Alıp Sevişmesini De.

Erkek Dediğin, Babalığını Da Bilecek, Ana-Babaya Hürmet Etmeyi,
Kadir Kıymet Bilmeyi, Vefakarlığı, Fedakarlığı. ..

Erkek Dediğin Seni Koruyacak,Kuşatacak .
O Nerede Olursa Olsun Seni Koruyacağını Bileceksin.

Pısırık Olmayacak Erkek Dediğin.

Erkek Dediğin Erkek Olacak Güzelim.
Seni Sadece Sen Olduğun İçin Sevecek.
Parayla Pulla, Kariyerle, Güçle, Kimin Ne Dediğiyle Hareket Etmeyecek.
Hem Sevgilin, Hem Arkadasın Olacak !


CAN YÜCEL

Kadın Dediğin

Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.
Koyun gibi yatmayacak, kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak.
Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.
Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin.

Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin.
Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük.
Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak.
En seksi leydi olmayı da bilecek,hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de.
Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek, küfretmeyecek,
Kadın dediğin ayıp nedir bilecek.

Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek.
Seni öyle bir tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna. iki lafın başı, her
tartışmada ayrılalım tehtidi savurmayacak.
Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak…

Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürlerle yemeklerle işi olmayacak.
Şöyle pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz.
Salatasız oturmayacak yemeğe.

Temiz olacak herşeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri yahut pahalı parfümlerin
sindiği, boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin.
Buram buram aşka sarılacaksın arkadaş.
Buram buram kadın kokacak kadın dediğin.

Kadın dediğin güzel olacak…
Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da…
Paranın güzelliğini bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak.
Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terketmeyecek.
Namussuzluğunu , ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam kesmeyecek ,başka sevgili edinmeyecek.

Sarışın, renkli gözlü uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber filan fasarya…
Kadın dediğin hatun olacak arkadaş, sözüne güvenilir, olacak.
Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir daha.
Ağzı sıkı olacak kadın dediğin.
Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak…

Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından,dırdırcılardan,
unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan,
raf süslerinden,tehtidkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan olmayacak.
Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala olabilir ancak sana rol yapmayacak.
Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultusunda yapacak.

En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne hayır gelir.
Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun, ne toprağa…

Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip sevişmesini de şehvetle.

Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de…

Kadın kadın olacak be, seni sadece sen olduğun için, sensin diye sevecek.
Parayla pulla, kariyerle,kimin ne dediğiyle ,sınırlamayacak.
Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem annen, hem çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla…
Bileceksin ki evde ‘O’ kadın tarafından beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana…

Öyle bir kadın işte…
Nerede oyle kadın yoktur deme…

Sende adam olacaksın seçmesini bileceksin!

Can Yücel

17 Temmuz 2011 Pazar

Artık zincirlerime sığamıyorum

<< Şimdilik içinde sen olmayan hiç birşey yazamıyorum. Belki geçecek bu fasıl. Belki geçmeyecek, belki unutacağım seni ama hatırlamadığım biri için yazmaya devam edeceğim. Hayatıma giren hiç kimseyi unutmadım ki ben. Adını unutsam da sesini unutmadım. Bazen geçmişten gelen şarkı sözleri gibi sesleri yankılanır kulaklarımda. >>

Artık çok geç, zincirlerim bana dar gelmeye başladı. Tam zincirleri koparacakken birşeyler oldu, birinin yardımıyla yapmayı denerken, bir el; bunu tek başına yapmalısın dedi. Tek başına ve başkasından güç almadan. Deniyorum bende, yeni bir dünya, yeni bir hayat için deniyorum.

Aklımda bunları yapmalıyım, bunları yapmamalıyım dediğim geçmişten kalan birşeyler var. Çok zaman olmadı bunları söyleyeli. Çok zaman olmadı bolca hata yapalı. İnsan hata yapmak için acele eder mi? Yada her hata düzeltmek isterken yenilerini yapar mı? Yapıyor işte yapıyor bazen. Belki sürekli yapıyor, fakat sadece bu sefer önemsedi hata yapmayı, daha önce hiç bu kadar net dersler çıkarmamıştı yaşadıklarından. Yaşanlar belki unutulacak, belki çoktan unutuldu. Yinede geride kalanlar bir altın madeninden çıkarılan kaya kütlelerinin arasındaki altın parçaları kadar değerliler benim için.

Genemi aşık oldun

Ps: I don't want to fall in love again, albeit a short period of time.

Dur tahmin edeyim,
Aşık oldun değil mi gene,
Bir çift kara göze vuruldun,
Yoksa gözlerinin rengine dikkat etmedin mi?
Gözlerinin içine bakamadın mı?
Kaçırdı mı gözlerini senden?
Aman dikkat et, bu kızları hala tanımıyorsun,
Aşkından vazgeçme, ama gene de dikkat et,

Bana fiziğinden bahset?
Güzel mi? Çirkin mi?
Bilirsin aşk fiziksel güzellik bilmez,
Aşk başka şeylerde arar güzelliği,
Yinede merak ettim boyu uzun mu? kısa mı?
Şişman mı? Zayıf mı?
Gerçi aşk bunlarla da ilgilenmez,

Eğer sende bunlarla ilgilenmiyorsan,
Çoktan aşık olmuşsundur?

15 Temmuz 2011 Cuma

Artık yaşama zamanı

Ölüm kol geziyor dört bir yanda, öldükten sonra unutulmaktan korkuyorum. Bir yerde unutulduğun bile unutulacak diyordu. Bu söz içimi ürpertse de o zaman yaşamak lazım. Hatta söylendiği gibi hiç ölmeyecek gibi yaşamak. Bir yıl önce sebep arıyordum üzerime doğrultulduğunu düşündüğüm silahlar karşısında. Sanırım artık bilinmeyene doğru çıktığım bu yolculukta yaşamak için sebeplerim var. Aldığım dersler, koyduğum hedefler, yapmaktan hep korktuğum buna rağmen yaptığım ve yapacağım hatalarım, tadacak zevklerim ve bir o kadar da acı var. Daha bir sürü şey; görmek istediğim dünyanın öbür ucunda tanıdığım, tanımadığım insanlar var.

Anladım ki hep istediğimin aksine, doğarken bir uzay gemisi edasıyla yalnız başladığım bu yolculukta sadece belirli noktalara gelene kadar bir roket gibi bana eşlik edecek insanlar var. Şimdiye kadar bana eşlik edenlere teşekkürler, şimdiden sonra daha fazla rokete ihtiyacım olacak.

Neyse artık konuşma, yazma değil yaşama zamanı.

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Metin ÖZÜLKÜ Unutulmuş muydum





Kendime not: Unutmak ve unutulmak ile ilgili şeyler düşünme artık.

12 Temmuz 2011 Salı

Bir şeyler değişti

Son bir ayda bir şeyler değişti hayatımda,
Aslında pek çok şey değişti,
Belkide hep değişiyordu ben farketmeden,
Ama ben bu değişimin arasından bir tanesini seçtim,
İyimi yaptım kötümü yaptım bilmiyorum,
Belki zamanla anlayacağım,
Belki de o zaman hiç gelmeyecek,

Evet değiştim, belki çok, belki az,
Belki o yaptı, belki de ben zaten değişiyordum,
Aslında belkilerin hepsi oldu geçen sürede,
Bu belkiler kararsızlıktan değil sadece değişim işte,
Ne olup bittiğini sadece değişim bitinde anlayabileceğin türden,
Belki değiştiğimi zamanla anlayacağım,
Belki de o zaman hiç gelmeyecek,

Niye ben diyen herkes için

Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katildi. Tırmanacakları yere vardıklarında,neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karsılarına.Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini takti, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu.. Orada asili dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda'nin gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca.. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allah'ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardim et." Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. Içlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı. Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti.

Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi
çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı:

"Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."

"BU YÜKÜ NIYE TAŞIYORUM" demeyin.....

Beni güzel hatırla

Sabah internette gördüm. Belki daha önce okudum/duydum, ama tam sıradanbiri için yazılmış bir şiir. Hatta birşey itiraf edeyim. Aslında şiirleri sevmem ben, şiirler yerine bilim kurgu romanları tercih ettim hep. Belki bir kaçıştı, belki eksikliğini hissetmemiştim hiç şiirlerin. Olsun artık bazı şiirler daha anlamlı benim için.

BENİ GÜZEL HATIRLA

Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar
Farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
Yada bir yağmr sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim
Beklide bir rüyaydım
Senin için..
Uyandın ve ben bittim
Beni güzel hatırla
Çünkü sevdim seni ben her şeyini
Sana sırdaş oldum dost oldum koynumda ağladın
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini
Beni üzdün kınamadım
Alışıktım vefasızlığa el oldun aldırmadım
Beni güzel hatırla
Sayfalarca mektup bıraktım sana
Şiirler yazdım her gece
Çoğunu okutmadım
Sakladım günahını sevabını içimde
Sessizce gittim senden öncekiler gibi sende anlamadın
Beni güzel hatırla
Sana unutulmaz geceler bıraktım
Sana en yorgun sabahlar
Gülüşümü gözlerimi sonra sesimi bıraktım
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye
Vedalar bıraktım duraklarda
Ne arasan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda
Beni güzel hatırla
Dizlerimde uyuduğunu düşün
Saçını okşadığımı üşüyen ellerini ısıttığımı
Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne
Anlından öptüğüm dakikaları
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğini düşün
Şaşırtmayı severim biliyorsun
Bu da sana son sürprizim olsun
Şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
Beni güzel hatırla

GİDİYORUM …

Orhan Veli Kanık

10 Temmuz 2011 Pazar

İyiyim ben, iyiyim

Soran olursa iyiyim ben, iyiyim. Biraz karnım ağrıdı ilk başlarda, bir dostum zamanla geçer dedi. O da geçti.

Masum bir aşkım vardı,
Belki tek taraflıydı ama benimdi,
Bu sefer tek taraflı olmaması içinde çok uğraştım,
Benim olmasını istedim, başkaları ile paylaşmak istemedim,
Söyleyemediğim hayallerim vardı,
Sarmak istedim kollarımın arasında hiç bırakmayacakmışcasına,
Kulağına ona olan duygularımı fısıldamak istedim,
Bir karabulut gibi çöktü hüzün,
Fısıldamak istediğim duygularım öldüler,
Kollarımda sarmak istediğim hayalinde yakında terkeder beni,
Geriye bir ben kalır, birde geçmişten gelen bir sarma duygusu.
İşte ben bu yüzden kaçıyorum dokunmaktan,
Dokunmak herkese değil, yalnız özel kişilere olmalı,
Öpmek, öpüşmekte öyle, sadece özel kişilere,
Onlar için ben özel olmasam da benim için özel kişiler onlar,

Sende benim için özeldin ama artık yoksun.

7 Temmuz 2011 Perşembe

Aşk doğum tarihleri ile ilgilenmez

Hayatta hiçbir şeye katı bakmamak gerektiğini gösterdi zaman. İki kişi arasındaki yaş farkı da öyle. Bu konuda ne kadar katıysam, bunun böyle olmaması gerektiğini hayat kafamı duvarlara sürterek öğretti.

Öğrendim ki aşk doğum tarihleri ile ilgilenmez. Doğum tarihleri ile toplum ilgilenir. Genelde kişiler tarihlere karşı umursamaz olsalar da toplumun baskısı çoğunu hırpalar en sonunda birini bir tarafa, diğerini diğer tarafa yaralı bir şekilde fırlatır atar. Toplum acımasızdır, alışılmışın dışındaki herşeye direnç gösterir.

Ama her zaman böyle olmaz. Bazen de aşk direnir hırpalanmalara rağmen pes etmez. Direnmenin sonu kenetlenmektir. Eğer kişiler şanslılarsa bir daha hiç kopmayacakmışcasına kenetlenirler.

Kafamda hala soru işaretlerim var. Fakat aşka güveniyorum. Başka bir zamanda, başka bir yerde, belki farklı şartlarda bu düşüncelerimi aşk bana hatırlatır.

Heyhat! bu düşüncelerimi ileride unutmama izin verme.

Çelişmek iyidir

Çelişkiler üzerine düşündüm biraz. Kişiye toplumun sundukları ile okuyarak ya da tecrübe ederek öğrendikleri arasındaki farkları hatta zıtlıkları düşündüm. Eğer kişi bir dakika bile bunları düşünmemişse bunda bir sorun vardır. Özgür bir birey asla yaşadığı toplumla
%100 paralel düşünüp öyle yaşamamalıdır.

Siyasi, ekonomik ve hatta kişiliğin oluşma süresinde kişilik olarak da etkilenebilir ama aynı olmamak için çaba sarfetmelidir.

Yaşadığı toplum ile aynı olmak ne kadar kolaysa, aynı olmamak bir o kadar zordur. Bazen bukalemun, bazen tilki, bazen baykuş, bazen de papağan olmayı gerektirir.

Hayatı tek pencereden yaşamamak genelde yalnızlık da getirir. Belki de özgür olmanın bedelidir yalnızlık.

Her şeye rağmen bir nesneye tek bir yönden değil de bakabildiğin kadar çok yönden bakmak her zaman yorucu olsa da güzeldir.

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Aşk

Başından büyük bir aşk geçmemiş her kadın için, bu bir eksikliktir;
Başından büyük bir aşk geçmiş her erkek için ise, bu bir fazlalıktır.
Erkeğin hayatında belki bir aşka yer vardır. Kadının ise aşkında belki bir hayata...

Erkekler deli gibi aşık olurlar, zamanla akıllanırlar. Kadınlar ise akıllı gibi aşık olurlar, zamanla delirirler. Aşk, kadını ve erkeği farklı etkiler. Aşık olan kadının gözünde başka hiçbir şeyin değeri kalmaz. Aşık olan erkeğin gözünde ise herşey yeniden değerlenir. Çünkü aşık kadın "nasıl olsa bitecek" sezgisi ile hareket eder.. Aşık erkek ise "nasıl olsa sonsuza dek sürecek" yanılgısıyla... Aşık kadınlar bu yüzden hep endişeli ve huzursuzdurlar; Aşık erkekler ise melekler gibi dingin ve aptallar gibi bön. Aşık olmak erkeğe yakışır. Kadına asla. Kadına yakışan sadece aşktır.

Aşksız bir erkek kendini kölesiz bir efendi gibi hisseder, Aşksız bir kadın ise efendisiz bir köle. Kadın ne ister? Ne mi ister? Hepsini ister. Ve aynı anda.

Peki erkekler ne ister? Hem sevgili karıları hem de haremleri olsun isterler. Peki neden korkarlar? Hem karısız hem de haremsiz kalmaktan korkarlar. Kadın erkeğinin kendisine kul köle olmasını ister; olunca da ondan nefret eder. Erkek ise kadının kendisine köle olmasını istemez; olunca da onu sever. Bir erkek kadından bıktığı için onu terk eder; Bir kadın ise erkeğinden sıkıldığı için. Arada çok önemli bir fark var. Bir erkek doyduğu için kadınından bıkar. Bir kadın ise doyamadığı için erkeğinden sıkılır. Kadın terk edildiği ve aldatıldığı zamanlarda, bir de boşanırken hiç tereddüt etmez. Kararlı, şuurlu ve son derece akıllı biçimde bütün strateji ve nokta hücumu taktikleriyle delirir. Delilik, kadınların aklıdır.. Ve sadece bu özellikleri bile, onların erkeklerden daha üstün kabul edilmeleri için yeterli bir sebeptir.
Kadınlar, sezgileriyle her şeyi bilirler. Erkekler ise akıllarıyla hiçbir şeyi bilemezler...
Kadınlar her şeyi görürler. Göremediklerini duyarlar. Duyamadıklarını ise sezerler.

Dişilik yalnız algı kapılarını değil, bütün telepati, sezgi, altıncı his ve üçüncü göz kapılarını açan, Mescaline, Psilosibin kadar güçlü bir iksirdir.Kadınların sezgileri o kadar olağanüstüdür ki, onları erkeklerden çok daha üstün saymamak için hiçbir neden yok. Sezgi de neymiş mi dediniz? Aklın eli, kolu, gözü, kulağı ve burnudur. Aklın dürbünü, pusulası ve radarıdır. Şahini ve tazısıdır. Kapanı, tuzağı ve oltasıdır. Sezgi en kurnaz avcıdır. Sezgi olmasa ne bilim, ne felsefe, ne sanat olurdu. Akıl mı? Akıl sezginin uşağıdır. O kadar.. Sezgileri yerine bilgileri ile hareket eden bilgiç kadınlar kadar itici yaratıklar düşünemem. Akıllıları ve kültürlüleri ise itici değillerdir, ama sıkıcı olurlar çoğu zaman. Kadına en çok yarayan ne akıl, ne bilgi, ne de kültürdür. İnce ve şuh bir zekadır...

Yılmaz Erdoğan

1 Temmuz 2011 Cuma

Gitmek

Uzatsam elleri mi,
Belki yanımdasın, belki kilometrelerce uzakta,
Tutarmısın elimden, hissedebilir miyim sıcaklığını,
Varlığın mutluluk benim için,
Yokluğun hep hüzünlü.

Her gitmek istediğinde,
Sessiz bir yas kaplar bedenimi,
Gitme de diyemem ki, bu kadar gitmek isterken sen,
Ben giderken sana gitme demeye hakkım yok,
Sen giderken ben de yanında gelsem,
Ya da ben gidince sen yanıma gelsen.

Gitmek kaçınılmazken tekrar kavuşabilir miyiz,
Aklım sende, gözlerim yolunda kalır mı gene,
Daha kalp atışlarını duyamamışken,
Seni sayıklayan kalbim susar mı,
Peki kalemim susar mı?
Seni yazmaktan başka birşey bilemez olmuşken.