27 Haziran 2011 Pazartesi

Başka bir beklemek

İçindeki son umut taneleri ile beklemek,
Kalbindeki hisler, beynindeki düşünceler ile beklemek,
Ağzındaki garip tat ile beklemek,
Boşuna beklemiş olma ihtimaline rağmen beklemek.
Her beklemenin sonun mutlu bitmeme ihtimalini bile bile,
Herşeye ve herkese rağmen beklemek,
Belki bu akşam bicek belki hiç bitmeyecek bir beklemek,
Beklemek işte ancak bekleyince anlaşılabilecek birşey bu beklemek.

25 Haziran 2011 Cumartesi

Bu sefer farklı derken bunu da kastetmemiştim

İlk defa bu haldeyim. Bu gün mutlu bir günüm, yüzüm gülse de kalbim ağrıyor, aklım bulanık. Herşeyi mahvetmek konusunda başarım zirvelere ulaştı. Ağlamak  istiyorum, ağlayamıyorum. Çok absürt konularda ağlar oldum. "dün Suriye sınırına çekilen bayrağa ağladım." Asıl ağlamak istediğim konuda hala mutsuzum. Belki ağlayıp rahatlasam. Ama olmuyor yapamıyorum. Otobüs yolculuklarında gözüm doluyur. Ofiste çalışırken aynı durumdayım.

Kendimden geçtim, Söylediğim sözleri yutmuş olmanın acısını yaşıyorum. Üzmeyeceğim derken üzmek. Ben daha çok üzgünüm yaptığım herşeyden.

24 Haziran 2011 Cuma

Kendime not

Kafama dank ederek öğreten şeyler var.

  • Kendine karşı bu kadar katı olma.
  • İnsanlara şans tanıman gerekiyorsa tanıyabildiğin kadar şans tanı.
  • İnsanlar üzerinde asla bir ok yada zıpkın gibi çıkarıldığında yara yapacak izler bırakma
  • Birinin yüzüne söyleyemeceğin hiçbir şeyi yazma da. Her yazın yüzüne söyleyebilecek kadar net ve anlaşılır olsun.
  • Kimse adına sen düşünme.  
  • İnsanlara güven, kimseyi kimseden kıskanma 
  • Üstadın sözünü unutma; Her doğruyu bilmek doğrudur fakat her doğruyu söylemek doğru değildir. 
  • Bir gün unutulacağını bile bile unutulmamayı isteme.

Kalbe saplanan ok












Aşkı ifade ederken neden kalbe saplanan ok kullandıklarını şimdi daha iyi anlıyorum.

Ok kalbe girerken ne kadar hızlı girse de çıkarken girdiği yeri o kadar çok parçalayıp çıkıyor.

Kalbe dokunmak 2

Bir kalbe dokunmak istedim,
Dur yapamazsın ben doğru kişi değilim dedi,
Ben yine de istedim,
Olabilecekleri bilmeden düşünmeden,
O da benim kalbime dokunsun istedim,

Sonunda kırdım, istemeden kırdım onu,
Hatamı telafi etmek isterken tekrar kırdım,
Tekrar, tekrar

Yanımda birilerini aradım bugün,
Düne kadar yanımda o vardı.
Şimdi gene kalabalıklar içinde yanlızım.
Yanlızlıktan değil ama onu kırdığım için üzgünüm.
Tam kabuklarından çıkacakken kırdım onu,
Gerçekten üzgünüm ve pişmanım.

Onunlayken ki duygularımı kelimelere dökemezken,
Onsuz uyandığım bu sabah hissettilerimi de kelimelere dökemiyorum.
Sadece kalbimde, beynimde, miğdemde bir acı.

Kocaman bir keşkem oldu. Belki hayattaki ilk keşkem.

Kalp kırdım, pişmanım

Çok kötü biriyim, kalp kırdım, çok incittim. Her düzeltme çabamda daha çok kırdım. İlk defa yaptım bunu. Bu defa farklı derken bunu kastetmemiştim. Gerçekten farklıydı.

Dürüst olmaya çalıştığımda bile kırdım. Üzgün, mutsuz, pişmanım.

23 Haziran 2011 Perşembe

El bombası

Pimi çekilmiş bir el bombası gibiyim. Yine bencil yanım yapacağını yaptı. Benciller zaten karşındaki kişiyi yada kişileri hiç düşünmez ki. Saygısızca bencilce davranırlar. Üstelik benciller utanmaz da bu bencilliklerinden.

Sebebi ne olursa olsun bencilceydi utandım. Pimim çekildi patlama zamanını bekliyorum. En azından içimdeki o garip his geçti. Artık berrak da değilim bulandım. Bunu kendime ben yaptım patlama zamanı yaklaştı. Garip bir huzur var içimde.

5,4,3,2,1 Bom

Haluk Levent - Zifiri

Acabalar

Yıldırım çarpması gibi bir acaba ile başlayıp, olmaz oğlum ile devam eden, oldu mu acaba ile nefes alan ve ben sana olmaz demiştim ile günümüze gelen birşey bu.

Biliyormusun Zaman

Sorularım var zaman, cevaplarını biliyor musun?
Ne dersin beni tanıdıkça sever mi?
Bir gün gözlerini kaçırmadan göz göze gelirmiyiz?
Ya da sarabilecek miyim kollarımda korkusuzca,
Sen şahitsin bu seferki farklı derken doğru söylediğime.

Peki zaman ona söylemek istediklerimi,
Anlatır mısın ona,
Ona olan duygularımı,
Yanlış kişiye aşık oldun dediğindeki hislerimi,
Şu an boğazıma düğümlenen kelimeleri,

Sen tanırsın zaman buluta, rüzgara söyler misin,
Onu sevdiğimi kulağına fisildasalar,
Peki zaman o mutsuzken hızlıca akarmısın,
Mutluyken de yavaşlasan belki yanında ben de olurum.

...

19 Haziran 2011 Pazar

Bir kalbe dokunmak

Bir kalbe dokunmak zor zanaat. Birinin tenine dokunabilirsin, hatta ne kadar yanlış olursa olsun o istemese bile dokunabilirsin. Ama ne yaparsan yap o istemeden kalbine dokunamazsın. Kalp dakikada bilmem kaç kere açar kapakcıklarını, uygun anı yakalayıp girebilirsen girersin o kapakcıkların açıldığı kalbe. Başka türlü o kalp sana duvar olur. Sende duvara son sürrat çakılmaya giden bir sinek. Ama denersin her seferinde sinek gibi çakılma ihtimalini bile bile kalbe dokunmayı. Hatta yeri gelir çakıldığın duvarın önünden ayrılamazsın. Ta ki sende duvarla bütünleşip duvarda toz zerresi oluncaya kadar.

17 Haziran 2011 Cuma

İki farklı ben

Bazen iki farklı ben var gibime geliyor. İki farklı kişi, birisi duygusal fedakar, diğeri olabildiğince bencil çıkarcı. Birisi çıkarı olmadan adım atmayacak, diğeri başkaları için canını hiçe sayar. İki farklı ben. Bendeki oranları değişse de bazen hulk gibi diğerine dönüşsemde sanırım var bende iki farklı ben.

Gidiyorsun ya

Sessiz, karanlık gecenin içinde,
Beni sensiz yalnız bırakıp,
Gidiyorsun ya.

Arkada bakmadan,
Yaşananları umursamadan,
Gidiyorsun ya.

Geride kalanları hiç düşünmeden,
Bencilce ve biraz da korkakca
Gidiyorsun ya.

Git yolun açık olsun.

---
Arabesk şarkısı gibi olmuş ama olsun.

16 Haziran 2011 Perşembe

Neden dostum neden?

Boğulma yada en iyi ihtimalle yaralanma ihtimaline rağmen suya düşünmeden atlamak. Cesaretse her zaman, herkes de belli bir miktar var. Eğer bir işin cankurtaranlık değilse önemli soru herkes için değer mi? İşte cevap dostum değmez, herkes için değmez. Nasıl anlarsın kimler için değeceğini yöntemini de sen kendin bulmalısın. Ben kendiminkileri biliyorum. Sende kendi değerlerini kendin bulmalısın. Bulduğunda gözün kapalı atlarsın suya, belkiler gelmez hiç aklına. Belkilerin varsa dostum zaten yanlış yerdesin.

14 Haziran 2011 Salı

Hastalık

Benim için aşk sanırım bir hastalık, yakalanınca etkilerinden duvardan duvara savrulup parçalayan, iyileşince de bütün etkilerine rağmen tekrar tekrar yakalanma isteği veren, bağımlılık yapan bir hastalık. Sanırım yine hastalandım, ne olur? ne biter? bilmem.
Her virüs birbirinden farklı hepsi farklı bir duvara çarpıyor, süründürüyor, uykusuz bırakıyor, sayıklatıyor.
Birileri durul diyor belki haklılar ben dursam da aşk durur mu?

11 Haziran 2011 Cumartesi

Tanıdık bir şeyler işte

Tanıdık bir şeyler arıyorum,
Tanıdık bir ses, bir düşünce,
Duyunca dejavu olacağım bir şeyler işte.

Zaman girdabında çarpışırken ben,
Tanıdık bir koku, bir dokunuş arıyorum.
Hissettiğimde de dejavu olacağım.

Belki çoktan tanıştık ve ben ıskaladım,
Belki hiç tanışmayacağız,
Belki şuan yanımdasın uzansam dokunacağım,
Belki de çoktan gittin ben seni hiç göremeden.

Ama yinede tanıdık birşeyler arıyorum.
Her ne şekillde olursa olsun tanıyacağım.

10 Haziran 2011 Cuma

Buradayım

Yazılmış fakat kimsenin okumadığı bir kitap, Kimsenin görmediği hatta varlığından haberdar olmadığı bir dünya harikası, yada kimsenin bilmediği dünyanın en değerli hazinesi olmaktansa, hatalarım ve ben buradayım. Belki hatalarım dev bir mısır tarlası ve ben içinde sadece bir noktayım ama olsun ben buradayım ve hep burada olacağım.

1 Haziran 2011 Çarşamba

Beklemek

Beklemek zordur dostum,
Bir insanı ya da bir şeyi,
İlk başlarda heyecan duyarsın,
Beklersin sabırla,

Aradan zaman geçtikçe,
Sıkar, hatta bazen gerer insanı,
Konsantre bile olamazsın yaptığın işe,
Aklın beklediğine, gözün yola takılır.

Beklersin belki umutsuzca,
Merak da edersin acaba nerede diye,
Acabalar kuruntuya dönüşürse yanarsın dostum,
Bitmezler hatta hep yenileri eklenir o acabaların.

Zaman gelir geçer umut tükenir,
Kendi gelmese de haberi gelsin dersin,
Bir mektup, bir telefon beklersin,
Belki gelir, belki gelmez,
Dedim ya beklemek zordur be dostum,