14 Ekim 2010 Perşembe

Bu yazıya da başlık vermeyelim

İnsan yazmak için aşk acısı çekmek ister mi? Ben yaklaşık iki yıl önce ben bunu çok istedim. Reddedildim, bunu insan ister mi ben istemiştim. İstediğim oldu, üzüldüm, mutsuz oldum ama yazamadım. Herşeyi yazmak için isteyip yazamadım. Bu gün anlıyorum ki hayat o kadar basit değil. Yazmak vs de öyle olmuyor. Kalp biri için çarpmayınca ellerde, beyinde kör ve sağar olup bir kenara sığınıp kalıyor. Ta ki biri gelip elinden kaldırıp doğru yolu gösterene kadar.

Bu gün o ırmaktan çok sular aktı. İnsanlar değişti, hatta çevrem tamamen değişti, bende değiştim. Kısa vadeli hedeflerim, hayallerim, amaçlarım da değişti. En önemlisi artık aşkın acısını değil kendisini istiyorum. Nasıl birşeyse aşkı isterken sürekli yazmaya başladım. Sevgiliyi düşünürken duygularım kelime olup cümlelere dönüşüyor. Yolda yürürken, seyahat ederken, çalışırken kısaca her yerde sanki o yanımda, içim kıpır kıpır. Sanki hayat filminin bir bölümünü hem oynayıp hem izliyorum. Bu günlerde hayat filminin bu bölümünün fıragmanını izlemekteyim. Filmin başlamasını sabırsızlıkla bekliyorum.

---
Ey yar kalbim senin için atarken, aklımda senin dışında hiç birşey düşünemezken; beni duy, beni hisset. Ne zaman olur? nasıl olur? bilmiyorum fakat sadece kalbinle değil kulaklarınla duyup gözlerin ile de kalp gözümü görebilmen için karşında olacağım.