28 Ekim 2010 Perşembe

Birşeyleri elde etmek üzerine

Bu yazıyı otobüs ile eve giderken yazmıştım. Hayat çok garip; yazarken ki psikolojim ile şimdiki psikolojim arasında dağlar kadar fark var. Fakat birazdan okuyacağınız fikirlerimin doğruluğunun sağlamasını biraz önce bir kez daha yapmış oldum.


Bir şeyi elde etmek için öncelikle istemek gerekir. İstemek zincirin ilk halkasıdır. Fakat çoğu zaman (sanırım bazı durumlarda bebekler yapabiliyor) sadece isteyerek birşeyleri elde edebilmek mümkün değil. İstediğin şeyi elde etmek için çaba sarfetmek gerekir. Çaba sarfederek genelde istediğini elde edersin. Bazende öyle bir an gelirki sadece istemek yada elde etmek için çaba sarfetmek yetmez. Belirli bir zamanın geçmesi, belirli bir hayat kesitinin de yaşanması gerekir.

Bunu son bir yıl içerisinde kendi hayatımda bolca gözlemliyorum. İstediğim yada çaba da sarfettiğim bir sürü şey istesemde o anda olmuyor. Fakat bazıları belirli bir zaman sonra farklı şekilde de olsa gerçekleşebiliyor.


Bazen keşke demeden kendimi alamıyorum “keşke hayatta herşey bebeklerin karınları açıktığında ağlayıp yemek istemeleri ve yemeğin gelmesi kadar kolay olsa.” Sonradan düşünüp o zamanda eldekilerin kıymetini anlayamazdık deyip bu düşüncelerden vazgeçiyorum.

Bir kaçıştı benimkisi

Herkes birşeylerden kaçar zaman zaman. Benimde oldu kaçışlarım. Diğerlerini bilmem ama ben senin yanımdaki hayaline koştum bu kaçış saatlerimde. Okuldan kaçıp dışarıda top oynamak isteyen çocuklar gibi bir bahane bulup sana gelmek ister oldum çoğu zaman. Şimdi yine bir kaçış saatimdeyim. Bu sefer senden senin için kaçıyorum. Acaba yine hayaline koşsam onunla farklı hülyalara dalabilirmiyim.

27 Ekim 2010 Çarşamba

Öyle birşey

Hani dilinin ucuna gelirde söyleyemezsin. Ya da tam söyleyecekken boğazına düğümlenir kelimeler. Benim sana söylemek istediklerimde hep böyle oldular. Her gün sana söylemek istediklerimi söyleyemeden seni kaybetmenin korkusu ile yaşamak nedir bilirmisin. Ya da seninle konuşmak için planlar yapıp hayallere dalıp iş konuşmaya gelince havadan sudan konuşmak zorunda kalmak ne zor gelir. Aşkın bir çok halini yaşadım. Anladım ki daha yaşayacağım bir sürü hali var. Bu halini ilk defa yaşıyorum. Aşkın bu hali bana suyun gaz halini hatırlatıyor; Bırakıversem uçup yok olacak. Tutabilirsem inanıyorum ki şekil değiştirip gene su olacak.

---
Ah bir bilsen seni düşünmediğim zamanlarda seni düşünmeyi dahi özlediğimi. Bu gecede diğer geceler gibi seni düşünüyorum. Seni düşünerek uykuya dalacağım. Bilmiyorum şimdi ne yapıyorsun. Bir telefon mesafesinde fakat sanki kıtalar kadar uzaksın. Teknolojinin kıtaları birbirine yaklaştırdığı gibi yaradan da kalplerimizi birbirine yaklaştırsın. Yüzünden gülümsemen hiç eksik olmasın.

25 Ekim 2010 Pazartesi

Ne de çabuk özledim

Özlem değişik bir duyguymuş. Özlemeyince insan anlayamıyor. Hele bu özlem; aşk da içeriyorsa dayanılması iyice zorlaşıyor.

22 Ekim 2010 Cuma

Bu sefer kolaycılık yapmayacağım

Bu sefer kolaycılık yapmayacağım. Hen an hayalinle yasadığımı yazdıklarımdan değil benden duy. Biliyorum ki ne olursa olsun ben konuşmaya başladığımda hayalin bir daha dönmemek üzere yanımdan gidecek. Belki duyduklarin hoşuna gitmeyecek bu da beni hem sensiz hem de hayalsiz yapacak. Belki de hoşuna gider sözlerim. Tek kişilik sana olan aşkımı paylaşmak istersin. O zamanda hayalin değil kendin olursun yanimda.
Hayaline değil sana yazarım aşk sözcüklerimi.

21 Ekim 2010 Perşembe

Güzel bir söz buldum

"İnsanlar gelmeleriyle yanlızlıklarını dağıtanları severler; Gitmeleriyle kendilerini yanlız bırakanlara aşık olurlar" kim demişse güzel söylemiş.

19 Ekim 2010 Salı

Gri ankara sabahı

Yine gri bir ankara sabahındayım. Gri binalar somurtan şikayet eden insanlar. Olsun içinde yar olduğu sürece o gri Ankara'da bile en küçük yeşillik orman, yerdeki su birikintileride denizdir benim için.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Başlıksız

Artık tamamen telsim oldum. 
Geri dönüşü yok. Direnmek yok. 
Gel desen herşeyi bırakır koşar gelirim. 
Bir bilsen kalbimden geçenleri, 
Bir bilsen yanındayken boğazıma düğümlenenleri. 


--
Altıncı his midir? yoksa kalıpsal farklılık mı?
Anlarmısın acaba sana olan duygularımı?
Hissedermisin bu buzdan kafesin içindeki kalbimini atışlarını?
Eritirmisin buzlarını?

Hayat çok garip

Hayat çok garip. Mesela bazen kaybetmekten korktuğun şeylerin zaten senin olmadığını anlayabiliyorsun. Hep bu aşk hikayesinin eşitsiz bir denklem olduğunu düşünüyordum. Fakat zaman akıp geçiyor. Bu aşk denkleminde önceden tek birşey kazanırken aksi durumda iki şey kaybediyordum. İtiraf ediyorum gerçekten hazır değildim ve zaten buna cesaretim de yoktu. Kalbim sürekli boşver risk al desede beynim hep dur tekrar düşün dedi. Bende sorguladım, aşkımı, yarimi, kaybedeceklerimi. Hatta en çokta aşkta mantık olmaz diye bir an olsun tereddüt ettiğim için aşkımı sorguladım. Acaba gerçekten aşıkmıyım diye. Sorgulamalarım sırasında farkettim ki ilk görüşte aşkın hayalini kuran ben,(aşk filimlerinden olsa gerek) kolay kolay ilk görüşte aşık olamayacağım. Geldiğim sonuç hala kendisi yada fotoğrafı bir tarafa internette kullandığı avatarını bile görünce içim titriyorsa hala seviyorum ve aşığım demektir. Bu gün aşkımdan eminim çok da kolay olmadı bunu kendime itiraf etmem.

İçimden naralar atmak geliyor. Gel gelelim yanına varınca sus pus oluyorum. Hatta beynim duruyor. Allah'tan dilim her tutulduğunda kalpten konuşmayı diliyorum. Ey yar beni duy beni kalbinde hisset. Bu suskun dilim elbet çözülecek. Bunun çok geç olmamasını da yine yaradan dan diliyorum.

16 Ekim 2010 Cumartesi

Boyzone - Love Is A Hurricane





Whoa
I lie in bed but I can't sleep
On the ledge but I can't leap
Even doing nothing is so hard to do
To do
On my tongue but I can't speak
The simple things are sometimes deep
I only hope that this means something to you
To you
I want to spend my life with you right by my side
Cause when you kiss my lips I see lighting in the sky
That's like
One step forward and two steps back
Cause love is like a hurricane
When you're with me I'm on track
We're riding on the crazy train
I'll be fine
If you're mine at the end of the line
Butterflies I want to keep
I try to laugh but I just weep
There's something about you gets me just so deep inside, inside
I want to spend tonight just looking in your eyes
I feel like a millionaire but I don't have a dime
It's like one step forward and two steps back
Love is like a hurricane
When you're with me I'm on track
We're riding on the crazy train
I'll be fine
If you're mine at the end of the line
Let me love you
Won't you let me love you
Won't you
You got me lovin you
Yeah you got me loving you
Oh you got me loving you
Girl you got me loving you
One step forward and two steps back
You're love is like a hurricane
When you're with me I'm on track
We're riding the crazy train
I'll be fine
If you're mine at the end of the line

Karanlık bir gece

Karanlık bir gecedeyim.
Karamsarlığım geceden daha karanlık.
Tam aydınlık bir gece derken yine karanlık.
Gecemi aydınlatacak ne bir fener ne bir mum var.
Karanlık bir gecedeyim.
Öfkem karamsarlığımdan daha karanlık.
Umutsuz bile değilim, öyle bomboşum.
Karanlık bir gecedeyim,
Dünyaya güneş yine her günkü gibi doğacak biliyorum,
Ben güneşimi ararken kayboldum,
Güneşten yansıyan ay ışığına bile razıyken,
Yine karanlık bir gecedeyim,
Mutsuzluğum geceden daha karanlık.

14 Ekim 2010 Perşembe

Bu yazıya da başlık vermeyelim

İnsan yazmak için aşk acısı çekmek ister mi? Ben yaklaşık iki yıl önce ben bunu çok istedim. Reddedildim, bunu insan ister mi ben istemiştim. İstediğim oldu, üzüldüm, mutsuz oldum ama yazamadım. Herşeyi yazmak için isteyip yazamadım. Bu gün anlıyorum ki hayat o kadar basit değil. Yazmak vs de öyle olmuyor. Kalp biri için çarpmayınca ellerde, beyinde kör ve sağar olup bir kenara sığınıp kalıyor. Ta ki biri gelip elinden kaldırıp doğru yolu gösterene kadar.

Bu gün o ırmaktan çok sular aktı. İnsanlar değişti, hatta çevrem tamamen değişti, bende değiştim. Kısa vadeli hedeflerim, hayallerim, amaçlarım da değişti. En önemlisi artık aşkın acısını değil kendisini istiyorum. Nasıl birşeyse aşkı isterken sürekli yazmaya başladım. Sevgiliyi düşünürken duygularım kelime olup cümlelere dönüşüyor. Yolda yürürken, seyahat ederken, çalışırken kısaca her yerde sanki o yanımda, içim kıpır kıpır. Sanki hayat filminin bir bölümünü hem oynayıp hem izliyorum. Bu günlerde hayat filminin bu bölümünün fıragmanını izlemekteyim. Filmin başlamasını sabırsızlıkla bekliyorum.

---
Ey yar kalbim senin için atarken, aklımda senin dışında hiç birşey düşünemezken; beni duy, beni hisset. Ne zaman olur? nasıl olur? bilmiyorum fakat sadece kalbinle değil kulaklarınla duyup gözlerin ile de kalp gözümü görebilmen için karşında olacağım.

13 Ekim 2010 Çarşamba

Söyle doktor

Aşk ateşinden yanan yaraya hangi melhem iyi gelir. Ya da aşkından parça parça olmuş bu mecnuna hangi cerah çare olur. Acaba bir kardiyolog teknolojiyi sonuna kadar kullansa kalbimde yanan ateşi görebilir mi? Ilk yardım çantasındaki malze listesini verdin gibi gönül yaraları içinde bir liste verebilirmisin.

Bir bilsen

Bir bakışının içimde ne yanar dağlar patlattığını, Bir gülüşünle ne fırtınalar kopardığını, Üzüldüğün anda da ne savaşlar çıkardığını birbilsen. Düşünüyorumda seviyorum dediğinde ortada bir ben kalmayabilir. İnsan yok olmayı ister mi? Eğer sevdiceğim, senden gelecekse bu yok olma yak beni, yık beni, yoket beni.

Yaradana sığınmak, Hangi yüzle!

Ben nasıl böyle biri oldum neler değişti? Bize bir karar vermeden önce istihare yapmamız öğretildi. Daha neler neler de öğretildi. Fakat gel gelelim hangi yüzle yaradana sığınacağız. Bile bile küçükte olsa günah işlerken Allah aklına gelmezken şimdi bir karar vermek için bile olsa hangi yüzle kapısına gideceğiz. Yaradanın merhameti ve şevkati sonsuzdur. Her şeye rağmen affına sığınarak kapısından boş dönmeyeyiz inşAllah.

---

Böyle bir gerçekle beni yüz yüze getirdiği için sevgiliye sonsuz teşekkürler. Allah'ın rahmeti ve merhameti üzerine olsun.

12 Ekim 2010 Salı

Susmak

Bunu bu sıralar çok yapıyorum. Her şey için susuyorum. Aşk vs konusunda susmak ile ilgili bir sürü şey yazdığımı önceki yazılarımı okursanız zaten görürsünüz. Farklı alanlarda da insanların seni duymak istemediğini hissettiğinde neden onlar için düşünmeye konuşmaya vakit harcayasın.

Susmak sadece gereksiz sessizlikleri değil, Yeniden konuşamamayı da getiriyor. Yeniden konuşamama sesizliği.
Konuşmak isteyipte susmak nedir bilirmisiniz? Ben bunu defalarca tekrar tekrar yaşıyorum. Hemde neredeyse her konuda

10 Ekim 2010 Pazar

Kendim için de sadece sen

Dedim ya bı sıralar aklımda sadece sen varsın. Bu sıralar kendim için yaptığım birşey var mı? diye düşündüğümde sadece sana aşık oluşum ve senin için sayfalar dolusu yazılar yazışım geliyor aklıma. (Çıkarcı biri değilim yada çıkarcı pisliğin biriyim sen seç.) Tam beş aydır sadece seni düşünüp sadece senin için yazıyorum.

Ağlamak

Ağlamak sebebi ve sonuçları bir kenara insanın doğasında var. Daha doğarken ağlayarak doğan kadın yada erkek daha sonraları neden ağlamasın.

Genel eğilimden farklı olarak ben ağlamaya önce dinlediğim dini sohbetler ve dini hikayeler ile başladım. Oradaki motivasyon sonucu hıçkıra hıçkıra ağlamak farklı bir duyguydu. Şuanda istesem (ki bazen istiyorum) yapabileceğimi sanmıyorum. Bence artık o eski temiz saf kişi değilim.

Daha sonraları nedendir bilmem belki arabesk kültürünün etkisindendir. Aşk şarkıları dinleyip hüzünlenir ara sıra da ağlardım.

En son ne zaman ağladım bilmiyorum. Hala aşk filmleri yada aşk şarkıları dinlediğimde hüzünleniyorum. Fakat dini konularda tamamen ruhsuz biri oldum.

Sanırım hayatımda bir kere de pişmanlıktan, vicdan azabından ve çaresizlikten ağladım. Bir kadın için ilk ağlayışımdı. Sanırım bir kadın tarafından da ilk kandırılışım. Bir blöf yapmıştı ve bende adeta bir sazan gibi o blöfü yemiştim.

---

Genelde kızlar bunu söyleme cesaretini gösterebiliyorlar. (yada ben sadece onlardan duyuyorum) Evet bende filmlerdeki aşkı arıyorum. Şimdiye kadar çok aradım. Belki bulurum bilmiyorum.

Ben bu satırları yazarken sen ne yapıyorsun bilmiyorum. Acaba sen aradığım kişimisin. Yada ben senin beklediğin kişimiyim. Şimdiye kadar bir kadın için hiç bu kadar çok satır yazmamıştım. işim gücüm sadece sana yazmak oldu.

Acaba sen bu yazıları bir gün okuyacakmısın. okursan neler düşüneceksin.

Niye hep seni düşünüyorum?

Bu sıralar yanlız kaldığımda neden hep aklıma sen geliyorsun. Şikayetçi değilim. Sanırım bağımlın oldum. Senin yüzünü görmediğim haftalarda daha farklı oluyorum. Aklım hep sende kalıyor. Acaba ne yapıyor diyorum. Keşke aklının bir köşesinde ben olsam diyorum. Saklamayacağım herşeyi bilen yaradanın benim için yazmış olduğu kaderde senin farklı bir yerin olmasını istiyorum.

---

Ey yar! Beni duy, beni hisset.
Kalbim senin için atar,
Beynim seni düşünmekten başka birşey yapamazken
Duygularım, hislerim kalbinin derinliklerine ulaşsın.

Acaba kötü bir insanmıyım?

Tanıdığım hiç kötü insan yok diyemem. Fakat hiçbirinin iç dünyalarını bilmiyorum. Acaba kötü düşüncelere kapıldıklarında hiç vicdan frenine takılmıyorlar mı? Ankara eminyet müdürlüğünün duvarında kocaman "Herkesin polisi kendi vicdanıdır." yazıyor. Ben aklıma en ufak kötü birşey gelse bir bariyer misali bu engele çarpıp geri dönüyorum. Bir sürü korkum var mesela bu bariyeri bir gün aşmaktan ve isteyerek birine kötülük yapmaktan korkuyorum. Bu her türlü bir kötülük olabilir. İçeriği ve niteliği önemli değil ama bu dünyada benim üzerime yüklenen bir görev varsa bu kötü bir insan olmak değildir, olmamalıdır diye düşünüyorum.

Kendime kızıyorum

İçimden geçenleri nasıl yazsam bilemiyorum. Bazen herkese sinir oluyorum. Ama en çokta kendime sinir oluyorum. Ben seni seviyorum ama sen hala bunu bilmiyorsun. Herkes sana yanlız olmamalısın derken ben içimden "ben, ben" diyorum. Bunları aylardır sadece içimden söyleyebildiğim için kendime kızıyorum.

---

Aşk nedir diye kendime sorduğumda; "Aşk iki kalbin tek bir şey için aynı anda atmasıdır, İki farklı elma yarısının sanki bir bütün elmaymış gibi tek vücut olmasıdır. Ya da farklı dünyalarda ortak hayaller kurmaktır." diyorum. Peki bunlar bir anda olabilir mi?

9 Ekim 2010 Cumartesi

Anladım ki

Anladım ki ne seni düşünmeden nede senin için yazmadan duramayacağım. Şu sıralar nefes almak nasıl bir ihtiyaçsa sende benim için bir ihtiyaçsın. Hayat bize öyle oyunlar oynuyor ki tam herşeyi göze alıp seni seviyorum, sana aşıkım diyecekken farklı konularda attığım adımlar sessiz kalmamı gerektiren bir durum oluşuverdi. Ama çok uzun süre sessiz kalabileceğimi sanmıyorum.

--
Resim yapma konusunda olabildiğince yeteneksizim fakat fotoğraflarını her gördüğümde resmini yapasım geliyor. En kısa sürede bir resim kağıdı alıp resmini yapmayı deneyeceğim. Küçükken resim yaparken bile insanları çöp adamdan yapan ben inanıyorum ki sana olan aşkımın kağıda yansıması fotoğraflarından farksız olacaktır.

6 Ekim 2010 Çarşamba

Sıradan biri olmak yada olmamak

Sıradanbiri ismi nereden geliyor bu konuyu açıklayarak başlamak istiyorum. Bir nevi terbiye amaçlı ortaya çıkmıştı. Hiçbir insanın sıradan olmadığına inandığım için kendimi sıradan addederek bir nevi cezalandırmak istemiştim. Biraz sadistce gelebilir fakat biri bana ceza verecekse niye başkası olsun ben kendime ceza da verebilirim.

Gelelim asıl yazmak istediğim konuya iradem ile ilgili herhangi bir noktada müdahaleye asla tahammül edemiyorum. Sırf bu yüzden tercihlerimde bana dikte edilmeye çalışılanın zıttını yapmaya özen gösteriyorum. Mesela emirivakilerden nefret ederim.

Konu ile ilgili aklıma geldikçe söylendiğim bir şey beni bir kız arkadaş ile tanışıtıran bir arkadaşım sen bu kızı kesin götürürsün dediği için. Hayatımda uygulamaya çalıştığım dini kurallar(mesela zina?) bir yana bu tip bir tavır o kız arkadaşım ile duygusal bir bağ kurma olasılığım olsa bile tamamen yok etmiş oldu. Onu kızı gördüğümde hep aklıma o arkadaşımın sözleri kulaklarımda yankılanıyor.

Yada saçlarımı birinin kestir demesine. Sırf bu yüzden saçlarımı uzatabilirim.

Özgür bir birey kendi kararlarını düşünüp tartıp kendi vermelidir. Sırf biri diyor diye iş yapılmaz. Bana birşey dikte edildiğinde ben mümkün olan en zıttını yapmaya özen gösteriyorum.

3 Ekim 2010 Pazar

Seni kalbimden silmek istiyorum

Madem böyle sürecek bu aşk,
Madem sen hiç öğrenemeyeceksin duygularımı,
Kalbim, beynim, ellerim olmaz! yapma! dese de,
Seni kalbimden silmek istiyorum.

Çok zor bir durummuş bu,
Elini tutabilecek kadar yakınken, kafamı çevirip gitmek,
Sesini duyunca kalbim depreşmesin diye uzakla gitmek,
Seni aklımdan da silmek istiyorum.

Tamam biraz şipsevdiyimdir,
Kararsızlık konusunda da birinciyimdir,
Tam seni seçmişken,
Seni aklımdan da kalbimden de silmek istiyorum.

Seni her gördüğümde iyicene alevlenirken,
Kolay değil kalbimdeki koru kül yapmak,
Nasıl yaparım bilmiyorum,
Tek bildiğim hala seni seviyorum.

---

Sana yazmayacaktım söz vermiştim kendime sanırım bunu beceremeyeceğim. daha önce seni unutmayada söz vermiştim.Yapamıyorum, iyicene aptal aşık oldum. Seni düşününce yüzümü bir sırıtma alıyor. yeni farkettim. Seni görünce kimdilir nasıl bir şekil alıyorum. Sen varken konuşamıyor, sürekli saçmalıyorum.(yada sürekli saçmalıyorum bilmiyorum.) Nasıl yaparım nasıl ederim bilmiyorum fakat böyle sürüp gittikçe korkarım benim duygularım azalmak yerine artmaya başlayacak.