29 Eylül 2010 Çarşamba

Yine pes ediyorum

Korkularıma yenik düşüp duydularımı sana söyleyemesemde anladım ki benim sana hislerim ile senin bana olan hislerin aynı değil. Hatta yakın bile değil.

Şimdi bir arabesk şarkı çalar yandaki binadaki tekstil atölyesinin içinde yayılır gürültüsü buralara kime ve neden yazıldığı bir kenara, henüz duymasam da sana itaf ediyorum bu şarkıyı.

Bazen mutsuzken yada sinirliylen içimden ellerimden ateş topları çıksa da her yeri yaksam diye düşünürken sana kıyamıyorum. Sen benim seni sevdiğimi bilmiyorsun ki. Ben bir korkak, seni kaybetme korkusuna sana duygularımı söylemedim.

İlk defa korkularıma yenik düşüyorum. Bu reddedilme yada başka birşey değil. Sadece kaybetme korkusu sen öyle yanımda dur ben hiçbirşey söylemeden seni seyredeyim istiyorum. Sen konuş ben seni dinlerim. Sözlerin bazen canımı acıtsada seni dinlemek sevktir benim için.

--

Artık yazmayacağım senin için. Duygularım canımı acıtsa da artık mutluluk istiyorum. Artık mutlu, sevinçli umut dolu şeyler yazmak istiyorum. Tamam belki içinde sen olmayacaksın ama olsun.

28 Eylül 2010 Salı

Haberin var mı?

Bu sıralar eski şarkılar dilime dolanıyor. Coşkun Sabah'tan Haberin var mı? sözleri sanki benim dilimden dökülüyor.





Haberin Var Mı - Coşkun Sabah

Yıllar yılı gizliyorum
Hep içimde saklıyorum
Kimselere diyemiyorum

Gizlediğim aşkımsın sen
Sakladığım sevdamsın sen
Gönlümdeki büyük sırsın sen

Haberin var mı?
Seni çok sevdiğimden
Haberin var mı?
Yüreğimin sesinden

Bir dua gibi
Bir dilek gibi
Gizliyorum senin sevgini

Aaaahhhh...
Yaşadığım hayalleri
Gündüzleri, geceleri
Kimse vereyim bu sevgimi?

Diyemiyorum.. Diyemiyorum..
Kimselere diyemiyorum...
Diyemiyorum.. Diyemiyorum..
Hep içimde gizliyorum..

27 Eylül 2010 Pazartesi

Sonsuza dek vazgeçilmez olmayacağını bile bile onu istemek.

Bende biliyorum yârin sonsuz bir vazgeçilmez olmadığını, üstadların dediği gibi sevgiliye sensiz yaşayamam derken bile, öyle yada böyle yaşanacağını. Bu biraz bile bile ateşte yanmak değilmidir. Ben ateşin kendisini istiyorum. Sonsuza kadar olmasada olabilecek en fazla sürede yanımda kalıp beni yakıp kül edebilsin diye.

--

Ben vazgeçilmez olarak yari görmek isterken vazgeçilmez arayışıma bir arkadaşım tek vazgeçilmez "kendi çocuğun" dedi. Biraz düşündüğümde haklı olabilceğini düşündüm. Fakat bu dünyada çocuk sahibi olabilmek için hayatta daha fazla tecrübe sahibi olmak gerekiyor. Daha gerçek aşkı tadamamışken çocuk sahibi olmak yakın bir gelecekte görünmüyor. Tamam gerçek vazgeçilmez kendi çocuğun olabilir fakat ben vazgeçilmez bir yar istiyorum. Ben istiyorum diyorum fakat yar beni duyuyormusun. Beni hisset sessiz sesimi duy.

25 Eylül 2010 Cumartesi

Sevdiceğim benim vazgeçilmezim olur mussun?

Şuanda düşündüğümde hayatta vazgeçemeyeceğim birşey yok gibi görünüyor. Bunun iki anlamı var.

  • Beni ölümden alı koyan hiçbir şey yok. Son faaliyetimizde teröristler tarafından takip edildiğimizi düşündüğümüzde acaba diye düşündüğümde acı gerçek ile yüzleştim. Bu dünyada vazgeçemeyeceğim hiçbir şey yok. 
  • Tam tersi yönde vazgeçemeyeceğim hiçbir şey yok. Ve istediğim zaman sıfır noktasına inip tekrar yüklecek gücü kendimde hissediyorum.

Fakat ben bu durumun böyle olmasını istemiyorum. Bir vazgeçilmez istiyorum. Adını dahi yazamadığım sevdiceğim benim vazgeçilmezim olur mussun?

19 Eylül 2010 Pazar

Birazda gerçek dünyaya dönelim.

Aşk ne kadar sıcak ne kadar yakıcı ise, sen o kadar soğuk ve dondurucusun.
Ben ateşinde yanmayı her göze aldığımda, soğuna kapılıp donmaktayım.
Biliyorum bu filmin sonunda mutlu son yok.
Zaten başrolünde benim olduğum filmlerde, aşk filmleri değiller.
Her aşk filmi denemede film nedense bilimkurgu'ya dönüyor.
Bu sefer farklı her seferinde doğaçlama oynarken bu sefer önce senaryoyu yazıyorum.
Bir santranç oyuncusu gibi her hamlede olabilen en uzun sürede düşünüyorum.
Bakalım sahneye çıktığımda hayat ne gösterecek.

--
Bu gece biraz karamsar biraz da çaresizim. Elimde değil yine seni düşünmekteyim.

15 Eylül 2010 Çarşamba

Yine sana yazasım geldi

Yazmadan uyuyamadım. (Denedim olmadı) Aslında araştırmam gereken bir sürü politik konu yazmam gereken bir sürü teknik konu var. Hatta yönetmem gereken siteler bile var. Bense firardayım. Onlardan kaçıp sana geldim.

Bu sıralar çok karamsarım sanırım biraz da boşluktayım. Ne kadar sürdürebilirim bu tek kişilik yanlızlığı bilmiyorum. İki kişinin ortak yanlızlığının hayalini kurarak ne kadar sabrederim. Sussamda yanlızım, konuşsam da. Susarsam en azından uzakta da olsa gönlüme misafir olan sen varsın.

Bu sessizlik emri sadece dilime geçebiliyor. Kalbim, beynim ve ellerim sen! sen! ille de sen! diyor.

Senin gibi yapıp bende içinde senin olmanı istediğim gelecek ile ilgili hayal kurmayı kesiyorum. Geriye sadece bu günümde sen kalıyorsun. İçimde garip bir his bilmiyorum nedir? Seni düşünürken hızlanan kalp atışlarımın da sebebini bilmiyorum.

Acaba ben seni düşünürken hiç aklına geliyormuyum. Dualarımda sen varsın, rüyalarımda yine sen. Şimdi senli bir rüyaya merhaba demek için yazıyı bitiriyorum.

12 Eylül 2010 Pazar

Biri uyum dedi

Biri uyum dedi ben de düşünmeye başladım.

Şimdiye kadar çok fazla aşk yaşamasam da en uzun süreninin kişiğini düşündüm. İlk başlarda baskın biriydi ("+" diyorum). Ben budurumda edilgen konumdaydım. ("-" oluyorum). Normal fizik teorilerinde zıt kutuplar birbirini çeker. ("-" "+" = mutluluk diyelim.) Fakat ne kadar baskın olsa da (zayıf bir +) kuvvetli bir edilgen karşısında bazen kutup değiştirebilir ("+" zamanla - olur). Bu durumda yaşadığım tecrübe ("-" "-" = mutsuzluk) ayrılık ile noktalanıyor. (Bazen bu konuda kendimi bir vampir gibi hissediyorum.)


Farklı bir açıdan bakarsak modern fizik aynı kutuplarında birbirini çekebildiğinden bahsediyor. ("-" "-" yi bazen çekebiliyor.) Bu durumu insan ilişkilerine uygulamak ne kadar doğru bilmiyorum.

Son 3-4 tercihimi göz önüne alırsam benim açımdan hep ("-" "-" yi çeker şeklinde) aynı kutuptan kişilikler seçiyorum (yada onlar beni çekiyor).

--

Bu teorimde şöyle bir problem var. Kadınlardaki genel eğilim kendilerinin edilgen ("-") kalıp erkeğin etken ("+") olması yönünde. Genlerden gelen birşey olsa gerek.
Tabii Bu durumda yukarıdaki teoriyi uygulamak istey ben yanlız kalıyorum. :)

Gecelerimde sen varsın

Yine uykusuz bir gecemden yazıyorum sana. Hayatın derdi tasası bitmez benimki de bitmiyor. Bitenlerin yerine hemen yenilerini çıkarıyorum. Yarınımı, geleceğimi düşünüyorum. Şunu şöyle yaparım, bunuda böyle yapayım derken birden aklıma sen geliyorsun. Ses tonun kulaklarımda yankılanıyor. Yüzün gözümün önüne geliyor. Ürperiyorum.

Bu sıralar seni düşünmeden, anlamlı yada anlamsız sana yazmadan uyuyamıyorum. Uykuya seninle dalıyorum. Seni düşünürken unutuyorum herşeyi. Ne hayatın stresi, ne dünyada olup bitenler. Herşeyim bir anda sen oluveriyorsun.

--

Yarına gelirsek yarın referandum var. İşin gerçeği sonucu umurumda değil. Ben sadece senin ne düşündüğünü merak ediyorum.

10 Eylül 2010 Cuma

Ya benim olmazsan

Yine bencilliğimin doruklarındayım. Şuan bencil fakat egoist değilim. Daha önce başkaları için acı çekmeyi de dilediğim dönemler olmuştu. Acıyıda öğrenmem gerekiyordu. Düşük bir dozda da olsa acıda çektim.

Şuan en son istediğim şey gerçek bir aşk acısı nee yaparım bilemiyorum. İnsanoğlunun doğasında var elbet unutlur gider fakat geride bıraktığı tortular dişi atmış bir civata gibi her açılıp kapandığında biraz daha yaralar sonunda ya yeni bir diş açar yada olan biten herşeyi yok eder.

İçimde bir korku var. Daha öncede korkuyordum fakat bu başka bir korku ya sana seni seviyorum sana askım diyemezsem. Bu red cevabı almaktan bile korkunç bir son benim için. Kendime bile zor itiraf ederken sana hiç söyleyememek "Allah'ım beni böyle bir sondan esirgesin."

--

Ruhunun derinliklerine sızmak istiyorum.
Aşkının ateşi içimi, beniliğimi yakarken,
Sıcaklığından eriyip kül olmak istiyorum.

Kalbimin, ruhumun kapılarını açmak istiyorum.
Gerçek beni görüp sende sev diye.
Sevde aşkın ateşinde beraber yanalım istiyorum.

Patlayan bir volkan gibi eriyip, saçılalım istiyorum.
İçimdeki kıvılcımların sönmemesi için,
Bu hayali gerçeğe dönüştürmeni istiyorum.

--

Ben bir sürü şey düşünüp isterken bir ışık bir işaret "Allah'ım yardım et."

4 Eylül 2010 Cumartesi

Keşkelerim var benim!

Kendimi bildiğim son on yıldan kalma keşkelerim var benim, Ne kadar düşünüp yavaş yavaş ilerlesem de bir yerinde pişman olduğum, Mesela güzel bir arkadaşlıktan fazlasını isteyip arkadaşımdan da olduğum, Keşkelerim var benim, şu an bile yenilerini eklemeye her an hazırım.

Keşkeler hayatın bir parçası, birde iyikiler var biliyorum fakat ben sadece keşkeleri hatırlıyorum. Bir daha aynı hatayı yapıp keşke dememek için hayatla bir santranç tahtasında oynar gibi oynuyorum. Çoğu zaman hayat beni mat etsede bende yenile yenile oynamasını öğreniyorum.

Ey yar dilimden dökülenleri duyamasan da, yazdıklarımı okuyamasan da bari kalbimden süzülen aklımın sürekli frenlediği duygularımı hisset. Bir gün kalbim aklımı yenerse belki dilim haykırır sana hislerimi, fakat şimdilik aklımın kalbimi frenlemesine göz yumuyorum. Dedim ya korkuyorum. Daha önce defalarca kaybettim. Kaybetmekten korkuyorum. Seni kaybetmektense yamacımda dur. Sana olan duygularımı bilmesende olur. Ne kadar egoistce olursa olsun bu hayatta senden bana bir keşkem olsun istemiyorum.